Olağanüstü günler yaşıyoruz... 8 gün önce, Gezi Parkı'ndaki ağaçların AVM yapılması için kesilmesini istemeyen bir grup "marjinal" parkta nöbet tutmaya başladılar. Sonrasını hepimiz biliyoruz... Bugüne kadar pek çok şeye ses çıkarmayan "halk", sokağa döküldü. O ağaçlar pek çok şeyin sembolü oldu; bugüne kadar bir araya gelemeyen, gelince birbirini gırtlaklamaya hazır herkesi birleştirdi. Bir olduğumuzu, kardeş olduğumuzu hatırlattı.
Geçen Cuma gününden beri gece-gündüz herkes sokaklara dökülüyor. Geçen Pazar da, ananeden dönerken caddemizdeki kortejle karşılaşınca Çınar neler olduğunu merak etti. Ortada bir bayram coşkusu var; ama farklı bir şeyler de var. İnsanlar hem kızgın, hem umutlu. Ben de dilim döndüğünce anlattım:
"İstanbul'da bir park vardı. Oradaki güzelim ağaçları alışveriş merkezi yapmak için kesmek istediler. İnsanlar da buna karşı çıktı, parkta uyumaya başladılar. Sonra bir gün, bazı polisler onları parktan çıkarmak için kötü davrandılar. Diğer insanlar da buna çok kızdılar, kızgınlıklarını da böyle belli ediyorlar."
Çok algılayamadı tabii. Çok çok sevdiği polisin insanlara kötü davranmasına ise çok şaşırdı. "Hepsi mi kötü davrandı???" diye sordu. "Hayır" dedim "bazıları yalnızca". Bu yaşta bilmesinde yarar gördüm çünkü: genellemeler kötüdür!
Sonra, birden aklıma o çok sevdiğimiz kitabı geldi! Simla Sunay'ın "Yürüyen Çınar"ı. Öyküsü o kadar örtüşüyordu ki bugün yaşadıklarımızı başlatan öyküye...
Yalova'daki Yürüyen Köşk'ün bahçesindeki meşhur Çınar'ın bir gün kaybolmasıyla başlıyor öykü. Samanlı Dağı'ndaki ağaçların kesileceğini öğrenen Çınar, alıp başını gidiyor. Kendisini kimse durduramıyor, çocuklar da peşinden ormana gidiyorlar, diğer ağaçlara destek olmak için. Orada köşk bekçisinin kızı, ormandaki diğer ağaçlara Çınar'ın öyküsünü anlatıyor. Çınar'ın neden onlara yardım edebileceğini anlıyorlar... bütün ağaçlar alıp başını gidiyor, Yalova'yı terk ediyor...
Çocuklar ormanda duyduklarını anne-babalarına anlatıyorlar, büyük bir protesto başlıyor Yalova'da...
Bunun böyle gitmeyeceğini "anlayan" Belediye Başkanı olaya el koyuyor ve bir konuşma yapıyor:
Ve öykünün sonunda ağaçlar geri geliyor, herşey normale dönüyor...
-------------
Hayat çocuk kitaplarındaki gibi naif değil; farkındayım. Ama tek dileğimiz, bizim gerçeğimizin de bu kitabın sonu gibi umut dolu bitmesi! Herkes bu yüzden ayakta, sokakta...
Güzel günler görmek umuduyla...
10 yorum:
aydınlık bir geleceğe kavuşmak umuduyla..eline sağlık. desteğe devam..
Devam Nihan, teşekkürler!!
Teşekkür ederim Eda'cım, yalnızca anneyim :) Öperim!
Canım nasılda güzel anlatmışsın.Minik kalp şaşırmıştır tabi olanlara.
Biz bile şaşırmıyormuyuz zaten...
Umarım en kısa zamanda herşey düzene girer ve huzurlu günler gelir..
Kitabınızı kıskandık bizde almalıyız :) sevgiler Çınar'a ve sana :)
Sibel'cim, biz de şaşırdık kaldık, haklısın! Evet evet, sizin Çınar'a da lazım bu kitaptan :) Umarım en kısa zamanda da tanışırız sizinle :) Sevgiler!!!!
Harikasin Basak'cim...Bi kitabi hemen ismarlamam lazim benim de..
Sen bana adresini mail at, ben ilk fırsatta alıp göndereyim kuzuma :) Öpüyorum Banu'cum!
Hemen almalıyım kitabı.Öneri için teşekkürler.
Rica ederim Eylem'cim, sevgiler! Yiğit'i de öp lütfen benim için :)
Merhaba,
Ne güzel bir kitap olanları anlatmak için. Ankaralı anneleri ararken buldum blogunuzu. Ne nerede, doktor önerileri, kitap önerileri gibi bir çok konuda yararlanıyorum bloklardan. Severek takip edeceğim bir blogum daha oldu.
Sevgiler...
http://acemiannebaba.blogspot.com/
ve
http://fasulyedesign.blogspot.com/
Yorum Gönder