12 Şubat 2013 Salı

Espriler Şakalar!

Geçenlerde yazdığım Meslekler yazısını hatırlarsınız... Bizim meslekle ilgili kafa karışıklığını anlatmaya çalışmış ve topu okula atmıştım! Neyse ki, okulda bu kafa karışıklığını giderip konuya vakıf olmasını sağlamışlar. Hatta kafası o kadar netleşmiş ki, dün akşam bana espri bile yaptı:

Çınar: Anne, sen doktor olsan beni iyileştirirdin hasta olduğumda, di mii? Ama değilsin, çevre mühendisisin.
Anne: Evet oğlum, çevre mühendisiyim...
Çınar: O zaman, odam dağıldığında oyuncaklarımı temizlersin, di miii? Eheheheheheheeeee :)))

Tabii, merak etmeyin, ben herkesin yerine ağzını burnunu ısırdım arkadaşın :)

Çevre Mühendisi olmakla ilgili konu açığa kavuşmuş olsa da, genel olarak meslek sahibi olmakla ilgili kafa karışıklığı devam ediyor. Misal, dün aramızda geçen aşağıdaki diyalog:

Çınar: Anne, anneanneyle dede hakim, di miii?
Anne: Yok tatlım; anneanne hakim, dede müfettiş.
Çınar: Haa, anladım! Kız yaşlılar hakim oluyor, erkek yaşlılar müfeetiş, di miii?
Anne: Eee, yok, öyle değil... eee, anneanneyle dedeye sor sen bu konuyu en iyisi!

Evet, şimdi de sıra anneanne-dedede... hayırlı başarılar diliyorum kendilerine!

Fotoğraf haftasonundan... Seğmenler Parkı.

Not: 
Evet, yaş-yaşlı olma konusuna da takmış durumda... o da başka bir yazının konusu olsun...


6 Şubat 2013 Çarşamba

Meslekler...

Bu ara anlıyorum ki, meslek seçimi çok önemli! Yalnızca kişinin geleceği için değil, daha sonra, anne-baba olduğunuzda çocuğunuza açıklayabileceğiniz bir iş yapıyor olmanız da mühim! Aşağıdaki yazıda çevre mühendisi bir anne-babanın ve onların çocuğunun dramını okuyacaksınız...

Başlamadan önce, Çevre Mühendisliği nedir için TIKTIK!

Bu iki hafta boyunca bizimkiler okulda "meslekleri" işlediler. Hayatımızı kolaylaştıran meslek dalları temasından girip, herkesin anne-babasının mesleğini tanımaya yönelik çalışmalar, etkinlikler yaptılar/yapıyorlar. Geçen haftanın başında okuldan eve geldiğinde "Çınar" dedim "bu hafta meslekleri mi inceliyorsunuz?". "Eveet" dedi. "Pekii" dedim "anne ve babanın mesleği ne biliyor musun?"

Bilmediği ve yanıtı bi'tarafından sallayacağı her seferinde olduğu gibi gözlerini kocaman kocaman açıp bir iki saniye es vererek "terzii??" dedi!

Evet, dedim, çok güzel... gömleğinin kopan düğmesini bile dikmeyip aylarca bekleten, sonra anane görecek diye korkusundan tutturuveren bir annesi varken "terzi" yanıtı gerçekten ironik oldu!

Neyse efendim, ben "yok" dedim. "Anne de baba da Çevre Mühendisi". Tabii, hiçbir şey ifade etmedi. Ben de, kolayca anlamasına yardımcı olsun diye "Çevre Mühendisleri kirlenen suları temizler, çevrenin temizlenmesine, mesela insanların attığı çöplerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olur" dedim.

Çok iyi etmişim, aferin bana!

Zira, geçenlerde anane-dedeye dedim, sorun bakalım anne-babanın mesleği ne, diye...

Anane: Çınar, anne ve babanın mesleği ne?
Çınar. Çevre Mühendisi!
Anane: Pekii, çevre mühendisleri ne iş yapar?
Çınar: Birilerinin attığı çöpleri temizler!!!

Evet oğlum, budur! En azından, koca koca adamların "hee, çevre mühendisi di mi, hani şu parkları bahçeleri düzenliyorsunuz, yeşillendirmeyle ilgili..." demesinden daha doğru bir yanıt olduğu kesin!

Yine de bu algısının Cuma günü okuldaki Paylaşım Gününde giderilmiş olacağını umuyorum. Hoş, bu sabah "oğlum, Cuma günü paylaşım gününde yanına anne-baba mesleği ile ilgili bir resim koyacağım, tamam mı?" dediğimde panikle "hayıır, okula çöp götürmem beeeen!!!" diye bağırdı ama, kısmet...

NOT: Çınar'ın paylaşım gününe bizim anlaşılamayan mesleğimizle ilgili şu aşağıdaki kolajı göndermeyi düşünüyorum... Umarım kafası daha da çok karışmaz!


5 Şubat 2013 Salı

Arkadaşlarla Gideriz...

Geçen cumartesi anneannesi Çınar'ı tiyatroya götürmeye niyetlenmiş. Pembe Kurbağa'dan bir oyun seçmişler, evlerine de yakın. Sabah kalktığında Çınar'a sormuş "seni tiyatroya götüreyim mi bugün, ister misin?" diye. Yanıt şu olmuş:

"Yok, gerek yok... okuldan arkadaşlarla gideriz biz!"

Ben bu cümleyi kurabildiğimde ortaokuldaydım sanırım!

Biz karar verdik, bu çocuğu ilkokuldan itibaren İsviçre'de yatılı okutacağız; başka türlü başa çıkamayacağız zira!


NOT: Kendisindeki bu boyundan büyük özgüvenin gelişmesini her türlü sosyal aktiviteyle ve akıllarına gelen herşeyi özgürce -kızılmayacağını bilerek- söyleme fırsatı sunarak destekleyen okulumuz Binbir Çiçek'e bir kez daha huzurlarınızda teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim! Mümkünse bize de bununla nasıl baş edeceğimizi bi' anlatıverirlerse pek memnun olacağız ailecek :) Her diyaloğun sonunda gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalmaktan yorgun düştük zira...