29 Haziran 2015 Pazartesi

Çınar'ın Okuma Şenliği, Satranç Turnuvası ve Karneee!

Bir kaç ayda bir yazınca her şeyi topluca yazmayı daha uygun buldum. Gruplardan biri de Çınar'ın okulunun son günlerine ait olsun dedim. Zira ilk okuma bayramı, ilk satranç turnuvası ve de okulun kapanışı önemli olaylardı bizim için :)

Binbir Çiçek'te hiç gösterileri olmamıştı bizimkilerin, Montessori felsefesine ters biliyorsunuz. Biz de rahattık. O yüzden bu okuma bayramı -dolayısıyla ilk gösteri- nasıl olacak çok merak ediyordum. Fakat neyse ki Tevfik Fikret'in gösteri mantığı da Binbir Çiçek'ten farklı çıkmadı. Son derece sade, çocukları hiç kasmayacak, eğlenceli bir yarım saat düzenlemişlerdi.


Önce bize -muhtmelen kendi repliklerinin yer aldığı- okulun ilk zamanlarıyla ilgili kaygılarını anlatan bir sunum yaptılar. Sonra şarkılar söylediler. ve sonra da Fransızca bir oyun oynadılar. Dikkat ettiğim nokta, tüm çocukların eşit repliklerinin olduğu, ve her bir repliğin de zorlamayan, rahat hatırlanacak özellikte olduğuydu. 


Gösteri bitiminde tüm çocuklara okuma belgeleri verildi teker teker ve tatlı öğretmenimizle hatıra fotoğrafları çekildi. Sayesinde bu seneyi çok güzel geçirdik. Yeniden çok çok teşekkürler...


Gösteriden sonra her çocuk kendine ayrılan sıralarda ailesine bir yıl boyunca okulda yaptığı çalışmaları içeren portfolyosunu sundu. Nereden nereye geldiğimizi görmek, bir seneyi özet geçmek çok değişik geldi bana. Gerçekten minik beyinlerinin nasıl hızlı çalıştığını, ne kadar çabuk öğrenip ilerlediklerini görmek harika!


Okulun kapanmasına yakın bir de Bilim Şenliği düzenlendi bir haftasonu. O şenlikten önceki hafta boyunca da satranç maçları yapılmış her gün. Çınar cumartesi yapılacak finale kadar gelmiş. Puanının ilk üçer girmeye yetmeyeceğini biliyorduk; ama heyecanla ilk turnuvasındaki final maçını izledik tabii!


Bizim bıdık final maçını 5 dakika kadar bir sürede kazanmayı başardı. Fakat, yenilgiye çok üzülen rakibine sarılıp "sen de çok iyiydin, bir an kazanamayacağımı düşündüm, lütfen üzülme, tebrik ederim seni de" demesi, bizim için alacağı her maçtan daha kıymetliydi. Yani hiç sevmem çocuk övmeyi, ama gerçekten kalbi tertemiz, iyilikle dolu bir oğlum olduğu için ne kadar mutlu olduğumu, şükrettiğimi yazsam az...


Çınar'ın satrançtaki başarısının mimarı diyebileceğim dedesi de o gün tabii ki bizimleydi! Babacım, sana da çook çok teşekkür ediyorum! İyi ki varsın, süper bir dedesin!!!


Ve geldik okulun sonuna... Birinci Sınıf "nasıl olacak, Çınar'ı anlayacaklar mı? Çok hareketli olması sorun olacak mı? Neler yaşayacağız?" kaygılarıyla başlayıp öyle yumuşak, öyle sakin geçti ki biz bile şaşırdık. Çınar da, okul da bizi hiç üzmediler. Öğretmenimizin tutumu hep çok pozitif ve yapıcıydı. Okul da disipliniyle birlikte çocuklara olan sevgi dolu tutumunu hissettirdi. Dolayısıyla, Çınar da bu pozitif ortamda büyüdü, olgunlaştı, sorumluluk sahibi bir çocuk oldu. tabii bu serpilmesinin temellerini Binbir Çiçek'te attığımızı hiçbir zaman inkar edemeyiz. O kadar kendine güveni yüksek ve kendinin farkında, yapabileceklerinin bilincinde mezun oldu ki Binbir Çiçek'ten, motivasyon olduğu sürece bekleneni yapamıyor olması tuhaf olurdu. Hilal'e buradan bir kez daha sonsuz teşekkürler... bu paragrafın özeti olarak, hangi okul sorusunun bizdeki yanıtı "kreş için Binbir Çiçek, anaokulu+ilkokul için Tevfik Fikret"tir. Anaokulunu yazmamın nedeni, Tavfik Fikret'e başvuracaksanız eğer, artık sadece anaokulu kurası açacaklar. Birinci sınıftan öğrenci almayacaklar. Bilginiz olsun... 

Peki şimdi ne yapıyor tatilde derseniz, yaz okuluna gidiyor tabii ki! Araştırıp Arı Koleji'nde karar kıldık; ilk iki hafta sonunda da oldukça memnunuz gidişattan. Orada yaptıklarını, yüzmede aldığı birincilik madalyasını da daha sonra yazayım madem, heyecan olsun :) 

Herkese iyi tatiller!

28 Haziran 2015 Pazar

Çınar'ın Oyuncakları: Yaşasın Oğlum Lego ile Oynuyor!

Ay evet sonunda oldu, "niye bu çocuk Lego sevmiyor, halbuki en güzel oyuncak" yakarışlarımı yüce rabbim duymuş olacak ki Çınar birden Legolar'ı sevmeye başladı! Bir kaç kere yapmaya heves edince; ama evde bizim "daha ilerde sever nasılsa, sevmezse de biz oynarız" diye Amerika'dan aldığımız, yaşının çok üstünde Legolar'ı yapmaya kalkıp da hüsrana uğrayınca, biz de Toyzzshop'tan yaşına uygun Lego siparişi verip bir deneme yapalım dedik...


Çınar'ın seveceğini düşündüğüm, 4-7 yaş aralığına uygun Juniors Ninja Turtles legosuyla, 6-12 yaş aralığına uygun Star Wars legosunu seçtim. İkisi de hedefi tam 12'den vurdu diyebilirim! Öncelikle Çınar, çok sevdiği karakterlerin oyuncaklarıyla oynamaya bayıldığı için Legolar'ı pek beğendi. Yaşına uygun ürünler geldiği için de hevesi kırılmadan parçaları birleştirebilmeye başladı.


Ninja Turtles onun en çok sevdiği karakterlerden olunca öncelik onların oldu haliyle... Hemen minik arabayı yaptı, karakterleri diğer Legolar'ındaki karakterlerle bir araya getirip saatlerce oynadı oynadı... Miniği uzak tutmaya çalışmak zor oldu biraz ama olsun :)


Ama beni asıl mutlu eden, bir akşam işten döndüğümde, masada oturmuş, kendiliğinden Lego'nun yapım kitapçığına bakarak Star Wars Lego'sunu tek başına tamamlamış olmasıydı. O noktada Lego yapmanın keyfine varmış olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü sonrası çorap söküğü gibi geldi!

Artık her özel günde hediye olarak Lego istiyor (tabii biraz da Ninjago'lar sağolsun) ve verilen her harçlıkla Lego alma planı yapıyor. Babasıyla birlikte 8-14 yaş Legolar'ını oturup yapıyorlar. Allahım, Nurti'de takılıyor olaydım göğsümü gere gere güncelleme yapıyor olurdum ama kısmet :)

Şaka bir yana, gerçekten çok yararlı olan bu oyuncağı her çocuğun oynaması tabii ki şart olmamakla birlikte, sanırım aslında her çocuğun bu tür oyuncaklarla oynamaya başlama yaşı ayrı. Kimi 2 yaşındayken çatır çatır Lego yapar, kimi ancak Çınar gibi 6'dan sonra eğlenceye ayılır, kimi de belki hiç umursamaz. Dolayısıyla... 

Sakin Olun ve Başka Oyuncak Bulun :))


Mutlu pazarlar...

27 Haziran 2015 Cumartesi

Rüzgar 1 Yaşında: Doğum Günü Partisi!

Evet, zaman çabuk geçmiyor, uçuyor! Rüzgar 1 yaşını geçti bile; ve ben yazmak için 1,5 ay geç kaldım. 

Abartılı bir parti yerine, Rüzgar'ın arkadaşları ve çekirdek aile için şirin bir doğumgünü yaptık. Mekanımız tabii ki kreşimiz Binbir Çiçek'ti. Canım Hilal'cim yine tüm imkanlarını seferber edip bizi en güzel şekilde ağırladı.


Partinin konspetini, Rüzgar'ın okumayı çok sevdiği, bizim de onunla özdeşleştirdiğimiz Çok Aç Tırtıl olarak seçtik. Temamızı süslemelere yansıtan ise Parti Maymunu'nun sevgili sahibesi Emine oldu. Ellerine sağlık, her şey çok içimize sindi; hediyelik magnetleri de konuklar çok çok beğendiler.



Sadece süslemeler değil, çocukların oyalanması için yemek masasına boyama yapılabilecek Amerikan servisler de hazırladı. Böylece çocuklar yemeklerini yedikten sonra güzelce boyama da yaptılar, bahçede koşmaktan yorulanlar dinlenmiş oldular.

Abi ve Ablalar :)

Kuarbiyelerimizi her zamanki gibi canım Kek Dekor Yasemin'cim hazırladı! Hem görüntüsü hem de tadı nefisti, eline sağlık canım benim! Pastamızı ise Hilal'ciğimin önerisiyle Ayşin Hanım'a sipariş verdik ve tam istediğimiz gibi bir Aç Tırtıl pastamız oldu! Elinize sağlık Ayşin Hanım!



Hava da o gün harikaydı. Abi ve ablalar bahçede koşturdular; Rüzgar ve arkadaşları da. Şimdi Rüzgar'ın arkadaşları da kim diye merak ediyor olabilirsiniz. Bizim ofiste hamileliğimizi birlikte geçirdiğimiz diğer iki arkadaşımın Rüzgar'dan 7 ve 3 hafta büyük oğulları tabii ki! Yani Kaan ve Can :) Ayrıca da, diğer blogumun bana kazandırdığı en tatlı arkadaşlardan biri olan canım İnci'cim de Rüzgar'ın doğumgünü için 4,5 ay küçük oğlu Arda'yı da kaptı Ankara'ya geldi. E dolayısıyla Rüzgar'ın 4 tane arkadaşı vardı ilk doğumgünü partisinde! Yavrular da bol bol hava aldılar, Rüzgar ve Kaan ortada epey bir koşturdular. 

Soldan sağa: Rüzgar, Can, Kaan

İnci Teyze-Arda ve Kübra Abla


O gün Rüzgar o kadar çok ortada dolandı, koşturdu ki, "partilemekten" en sonunda yorgun düşüp salıncakta uyuyakaldı! 


Bizimle birlikte olan, bir yaş sevincimizi birlikte yaşadığımız herkese çok teşekkür ediyoruz! Birlikte nice yıllarımız olsun... iyi, ki doğdun evimizin en minik neşesi, seni çook seviyoruz!!!