İki minik haber... aslında bir tanesi büyük.
Yarın, ilk defa 3 kişilik çekirdek aile olarak deniz kenarı tatiline gideceğiz. Hepi topu dört gün; ama, hepimiz çok mutlu, heyecanlı ve sabırsızız! Valizlerimiz hazır, yarın sabahı bekliyoruz...
Ve tatil sonrası, bizi bir minik operasyon bekliyor. Minik adamın burnunda geniz eti olabilir diye doktor doktor dolaştık bu senenin başından beri. En son dün, Arda Totisi'nin bademcik ve geniz eti operasyonunu yapan doktora gittik. Dr. Demir Abi, Çınar'ın önce kulağına baktı, sonra burnuna, en son boğazına bakınca "geniz eti için ileri tetkik yapmama gerek yok, siz görmediniz mi bu çocuğun bademciklerini hiç?" dedi.
Buraya not: Mrs. Hilal'in deyimiyle, onlar bademcik değil, bildiğiniz badem! Ve gördük tabii. Bende de var aynılarından, en kocamanından. Ama Çınar şimdiye kadar boğaz enfeksiyonu geçirmediği için önemsememiştik...
Önemsemek lazımmış. Meğer geniz eti kadar, bu "öpüşen" badem'cik'ler de suçluymuş nefes alamamasından, otit olmasından, daha yavaş büyüyor olmasından, oksijenin yetersiz gelmesinden...
Mevsim artık önemli değil, hemen alalım badecimkleri, rahatlatalım çocuğu, dedi Demir Bey. Açınca geniz eti büyükse onu da alacaklar. Kulaktaki sıvıyı ise ameliyattan sonra takip edecekler, eğer azalırsa sorun yok. Azalmazsa, kulağa da tüp!
Küçükken bana "senin dişlerin niye böyle Başak" diye sorduklarında "eee, n'apalım, babaaa benzemişim" diye yanıt verirmişim. Çınar'ın yanıtı belli: anne... üzgünüm tatlım, tipini benden alıp, sağlıkla ilgili genetik kodlarını babandan alabilirdin. Kaderin böyleymiş!
Ben sakinim ve aslında minik adamımın sorunu çözüleceği için mutluyum. Çınar ise hala ameliyat olacağına inanamıyor. "Doktor abi bana şaka yapmıştır amilyat olcaksın diye, di mi ananeee?" diye soruyormuş dün. Sanırım olayı cazip hale getirmek için ameliyattan sonra ne kadar çok dondurma yemesi gerekeceğini anlatmalıyım!
Kısacası, biz şans ve sağlık dileyin. 2 Ağustos perşembe günü, bir aksilik olmazsa "badem"lerimiziden ve geniz etimiziden kurtulup sağlığımıza kavuşuyoruz. Hatta, Çınar'dan sonra Demir Bey'e ben de görüneceğim. Çok kolay bir ameliyat, ben niye kendime eziyet ediyorum ki, değil mi?
Ahlatlıbel'deki kadrolu "arkadaşımız" Poçik :)