Tuhaf bir ikili değil mi? Ama son iki sene içinde beni çok mutlu eden ve hayatımı çok çok kolaylaştıran iki şey, bu aralar en sevdiğim ikili: bildiğiniz bahar mevsimi ve nefis yemeğimiz köfte :)
Geçen sene, minik adam daha 3-4 aylık bile değilken ve ben yorgunluktan, şaşkınlıktan, hiç alışık olmadığım halde eve kapanmış olmaktan (karşı komşumuz, 70 yaşına yakın Fehmiye Teyze'mizin bile benden çok daha sosyal bir hayatı vardı) ve bütün gün evde deli gibi, öööyle yüzüme bakarak beni dinlediğini sandığım minik adamla konuşmaktan kafayı sıyırmak üzereyken (*) (öyle ki, Çınar'ın bir oyuncağının melodisini (üstte) ezberledim ve sağda solda şuursuzca söylemeye başladım diye annem çok üzülmüştü: ıııın ııınnn ııınnnn/bibiiip bibiiip/kukkurikurikurik/nay nananaynay nay nay naaay naaaay naaay naay!) annem şöyle demişti: "Başakcım, az kaldı; bahar gelsin, bak herşey nasıl kolaylaşacak! Göreceksin, bu sözümü unutma!" Gerçekten, bahar geldi, minik adam 6 ayını bitirdi ve *poooffff* !!!
Yok, tabii ki sihirli değnek değmiş gibi değişmedi birdenbire herşey ama her gün biraz daha iyiye gitti günlerimiz, bahçede geçirdiğimiz zamanlar arttı (karda kışta da her gün gezdik biz, ama tabii, çok uzun kalamıyorduk). Bahçede yemeklerimizi yemeye başladık; hatta öyle bir zaman geldi ki, eve yalnızca uyuymak için çıktık! Bahar gerçekten ilaç gibi gelmişti geçen sene bize! (Sonbaharda doğum yapan annelere müjdem olsun!) Çınar büyümüştü, ben rahatlamıştım... ilk defa dinlenebildiğimi hissetmiştim!
Bir de "köfte" demişti annem; "senin yalnızca köfte yemeni dilemiştim" (evet, ben çok zor yemek yiyen bir bebekmişim, öyle de bir çocuktum, sonra geçti ama :>). Bizim minik adam bayıla bayıla köfte yemeye başladığında, başıma gelen güzel şeyin farkında değilmişim. Son zamanlarda anladım ki, köfte yiyen çocuk (özellikle diğer yemekleri zor yiyorsa), dışarda yenilen her yemekte anne-babanın hayatını kolaylaştırıyormuş :)) Yanında yemek taşımak zorunda değilsin, "minik adam yemek ister mi bu yanımızdaki yemeği, off ya yemezse" diye düşünmek zorunda değilsin! Daya köfte-pilav-patates-yoğurdu, yemesi garanti :) (Bu yazdıklarımdan delirmişim gibi bir sonuç çıkmasın, zor yemek yiyen çocuk anneleri anlar ancak halimi!)
Bu sene baharda da çifte müjdeyi verdi annem: "Minik adam hem köfte seviyor, hem bak yine bahar geliyor. Pek çok derdimiz bitecek, bana inan!" Geçen seneden de referansı iyiydi annemin, ama bu akşam gerçekten inandım :)
Elif Naz ailesi ve Çekirdek Çelikler olarak bizim evin karşısındaki köfteciye gittik (Elif Naz da köfteciymiş bu arada, ettik iki şanslı anne). Hem nefis köfteleri, hem de harika bir oyun odası var! Saldık çocukları oyun odasına, oynadılar durdular. Biz köfte yerken sırayla gelip "mamma" istediler, köftelerini yediler, bitirdiler. Ben, yine kuru kuru yemiş olmasınlar diye, çorba da getirmiştim yanımda, biraz oynadıktan sonra, oturdular bizimle birlikte, bir güzel çorbalarını içtiler! Mihriban ve ben, 1.5 yıl sonra ilk defa, çocuk peşinde koşturmadan yemek yedik, sohbet ettik, güldük, yine çocuklarımıza dair de konuştuk (anne-baba deformasyonu, yapacak bir şey yok!). Üstelik biz sohbet ederken babalar da çocuklarla ilgilenmediler, onlar da sohbet ettiler.
Tek münferit olay dışında kuzu kuzu, güzel güzel de oynadılar bebecikler... Pek keyfili bir akşam geçirdik kısacası. Farkına vardık ki bizim bebecikler büyümüş, abi ve abla olmuşlar.
Ve, akşam bitip de eve döndüğümüzde içimden şunu söylemek geldi:
Ve, akşam bitip de eve döndüğümüzde içimden şunu söylemek geldi:
Hoşgeldin bahar, teşekkürler köfte :)
(*) Evet, bebek sahibi olmak dünyanın en güzel şeyi, daha büyük bir sevgi yok, olamaz. 13 ayı tamamen tek başına olmak üzere (tabii ki canım annemin heeer haftasonu sağladığı desteği unutmadan), 15 ay boyunca bebeğime bakmış olmak, onun her "ilk"ini herkesten önce yaşamış olmak müthiş bir şanstı benim için, iyi ki de öyle olmuş... ama kabul edelim, Evren'in de yazdığı gibi, hiçbir şey göründüğü kadar da toz pembe değil :) Yine de, geriye dönüp bakınca yalnızca güzel anıları hatırlıyorsunuz. Sıkıntılar kalem kalem çıkmıyor ortaya, yalnızca hissettikleriniz, yorgunluğunuz kalıyor.
8 yorum:
Bizim 6. ay sonbahara gelecek, biz ne yapacağız bu durumda? :)
Tamam, o da bahar işte; ha ilk ha son :))
Siz de sıkıca giyinir yapraklara, su birikintilerine bakarsınız. Bi de zaten, ilk bebeklik yaza geleceği için, hayatınız dışarıda geçebilir; zaten bunaltıcı olan o ilk aylarda bir de eve kapanma, erken kararan havayla mücadele etme sıkıntınız olmayacağı için baharı çok da aramayabilirsiniz yani :)) Müsterih ol Aslımcım :)
Bu postla direk alakasi yok ama tesadufi sunu okudum: Hungry Caterpillar cocuk kitabi 40.yilini kutlamis. Basakcim, sen, burayi takip eden YavruSU ve digerleri bu kitabi cok seviyorsunuz madem buyrunuz link: http://us.penguingroup.com/static/pages/features/hungrycaterpillar/index.html
Bizim minikler henuz kucuk ama aktivite kagitlari print alabiliyorsun...
Birden fotograflara bakarken aklima su geldi: biz artik sila'ta onluk giydiremiyoruz yemek yerken. hemen cikartip atiyor, yemekleri de kendisi yemek istiyor, camasir kontrolden cikti. Napiyim ben? Sizinkiler nasil kabul ediyor onluk giymeyi?
Sedacım, link için teşekkürler... bugün burası karışık, vakit bulunca hemen bakacağım! bU arada, iyi ki linki gönderdin; unuttuğum bir şeyi hatırladım :)
Önlük meselesine gelince, bizim de isyanımız yakındır. Oyunla falan hallediyoruz itirazları şimdilik. "hadi el basketi yapalıııım!" deyip kollarını geçirmeyi başarıyoruz bu kollu önlüklerin (kol açıklığından eli çıktığında da "ce-eee" falan diyoruz). Kolsuzlarda da sevdiği iki önlük var, yalnız onları takabiliyoruz. Elif Naz da galiba o akşam Çınar taktı diye takmıştı önlüğü :)) Çınar da bağımsız yemek yeme konusunda taktı bu ara, ama benim yedirmeme de izin veriyor (aksi halde doyabilmesi imkansız). Ama dediğim gibi, bizim de yalnızca 40 günümüz kalmış olabilir!
Üstünde Sıla'nın sevdiği karakterler olan (Dora mesela?) önlükler felan alsanız? Biz de o durumda Tiger'ı deneriz herhalde :)))
Öptüm!!!
The Very Hungry Caterpillar sayfasına baktım, güzel gerçekten :) Aktivite kağıtları bizimkilere azcık ağır gelebilir, ama ileriki bir zamanda kullanılmak üzere kaydedildiler :)
Bu arada, haftasonundan sonra Sıla'm da kendisinin "fan"ı olacak umarım ;)
Öptüm!
NOT: Screensaver'i kendi bilgoma indirdim, zira ben de kendisini pek seviyorum :)
Neredeymiş bu köfteci, adı neymiş bizde gelelim:)
Selver, Az Piyaz burası. Çayyolu, Park Caddesi'nde. Yalnız, tek başınıza yedirmeyiz o köfteleri; evimizin karşısı, haber edin, hemen geliriz! Sevgiler!
Yorum Gönder