2 Kasım 2010 Salı

Naammaaa!!!!

Çınar hasta -evet, yine!

Lütfen "ne kadar sık hasta oldu" falan demeyin, zaten kendi kendime sinir olmuş durumdayım. Muhtemelen Anıtkabir'de üşüttü, ya da okkulda kaptı gene bir şeyler. Sonuç: hasta işte. Ve ben bu sefer, kendime kızdım. Hiçbir anlamı yok, biliyorum, ama kendimi "ne kadar sık hasta ediyorum bu çocuğu" derken yakaladım işte. Ve o iç ses, bir türlü çıkmak bilmiyor kafamdan...

Neyse, "bir annenin itiraflarından" sonra asıl konuya geleyim. Konu, hastalık değil. Çocuktur, hasta olur. Hele okkula gidiyorsa, daha çok hasta olur. Konumuz, hastayken iştahsızlık. Pazar gecesinden beri Çınar'a yemek yedirebilmek mümkün değil. Yapmadığımız şebeklik, izletmediğimiz video, okumadığımız kitap kalmadı. Sağ el defansa geçip de "nammaaa!" dedi mi iş bitiyor, yemek yemiyor! Tabii, bütün aile tepesindeyiz. Hele evde anneanne/babaanne/dedelerden biri veya hepsi varsa, seyreyleyin şenliği! Kötülüğüne yapmıyoruz tabii, amacımız, hastayken bir de üstüne aç kalıp vücudu iyice halsiz düşmesin...

Yanlış yapıyormuşuz! Evet, yanlış. Az önce Hilal Hanım aradı. Sağolsun, Çınar'ı merak etmiş. Ağzındaki yaralar yüzünden yemek de yemiyor, deyince yine bana doğru yolu gösterdi sağolsun! Her zamanki gibi! Kafamı binanın duvarlarına vurasım geldi ama, neyse... zararın neresindne dönülse kardır!

Diyor ki Mrs. Hilal, nasıl elektrik kesintisi olduğu zaman, çoğu bina jeneratörü elektriği yalnızca o an binanın en çok işine yarayacak kısımlarına yönlendiriyorsa, vücut da hasta olduğu zaman, enerjisini aynı şekilde korumaya çalışıyor. Sindirim, başlı başına zor ve yorucu bir iş. Dolayısıyla, hasta olunduğunda iştahsız da olmamızın nedeni bu! Ve çocuklar bizden daha çok içgüdüleriyle yaşadıklarından, bu his onlarda daha kuvvetli. Yani, vücut, yorulmasın diye yemek yemiyor. Asıl ihtiyacı olan şey, yemek yemek değil. Dinlenmek!

Doğru, normalde 8 saat uyudu mu zıpkın gibi ayağa kalkan çocuk, 10 saat uyuyor ve uyandıktan 3 saat sonra 2 saatlik şekerlemeler yapıyor. Ve bütün gün uyuduğu halde, gece 9 olmadan yastığını alıp "anne uyut beni" diyebiliyor! Çünkü, onun ihtiyacı zorla yedirilmek değil, dinlenebilmek.

Ve Hilal Hanım yine diyor ki, hasta olduğumuz zaman, hepimizin canı başka başka şeyler yemek ister ya da istemez. Çocuklar içgüdüleriyle daha çok yönetildikleri için, vücutlarının ne istediğini bizden çok daha iyi bilirler. Yani, eğer sadece yoğurt yemek istiyorsa (bizde durum bu), bırakın yalnızca yoğurt yesin. Kaç öğün üst üste yerse yesin. Onun vücudunun ihtiyacı yoğurt demek ki!

Ve asıl önemli noktaya geliyorum, iyi okuyun (okuyayım):

Hastayken zorla yemek yedirilmeye çalışıldığı zaman bu (yani zorla yemek yemek/yemeği reddetmek), çocuklarda sonrasında da alışkanlık olarak devam ediyor. Ama, hastalık sırasında zorlamayıp, yemek yememesine izin verirseniz/ses çıkarmazsanız, hastalıktan kalkınca çok büyük bir iştahla saldırıyorlar yemeğe ve anında aç zamanlarını telafi ediyorlar!

Yani keşke dedim, sizinle dün konuşsaydık bunları... neyse, yazdığım gibi, zararın neresinden dönersen kar. Şimdi babaannesini arayayım da, yemek yedirmeye zorlamasın. Bıraksın, ne istiyorsa onu yesin. Hepimiz için zor bunu yapmak, çocuk açken, doyamayanlardanım ben mesela.

Ama, sonrası için lazım demek ki... Akşam da ben kendime mukayet olayım bari!

23 yorum:

Burcu dedi ki...

Ben hasta olduğum zaman canım hiç yemek yemek istemez mesela. Birileri zorlarsa da gıcık olurum. Arda hastalanıp yemek istemeyince de hep bunu aklıma getiririm ama annelik sonuçta gönül rahat etmiyor, arada hadi oğlum yiyelim demekten de kendimi alamadığım zamanlar olmuyor değil..

Dalgic dedi ki...

Gecmis olsun Cinar'a. Bizde de ayni davalar oluyor. Hasta olunca yemek kesiliyor. Hastayken yaptirmaya calistigimiz tek sey su/sivi icirmek. Onu da suyun icine azicik meyve suyu ekleyerek hallediyoruz.

Mide virusu kaptigi zaman isler biraz daha karisik. Yemek yememenin yaninda bir de ishal/kusma oluyor ki kilo vermeyi bir de o zaman gorun. ;) Doktoru aradigimizda "kilo kaybedecek, merak etmeyin, sonra toparlar" demisti. Iyi ki demis, sonra gercekten toparladi, biz de sinir harbi yapmaktan kurtulduk.

larcencielblog dedi ki...

Burcu,
Ya işin kötüsü, ben hasta olduğum zaman iştahım açılıyor, özellikle boğazım ağrıyorsa! Nasıl bir şey anlamadım, o yüzden de empat kuramıyorum galiba :))
Neyse, en azından Çınar benim gibi değil, onu anladım :)

larcencielblog dedi ki...

Of abicim, hiç çalışmadığım yerden çıktı bu konu :)
Neyse, yalnızca dünle kurtardık! Sabah da, kahvaltıda ne kadar yemek isterse o kadar yedirmiş ve içim kan ağlayarak (hehe) işe gelmiştim. Az önce evle konuştum; öğlen babaannesine gidip "karnım acıktı" demiş.
Kendisiyle ilgili kararları şu çocuğun insiyatifine biraz bıraksam, ah...

Sen Gelince dedi ki...

Hastayken aynı durumda olduğum için çoğunlukla bu yönde hareket etmeme rağmen endişe etmekten alamıyorum kendimi... Biraz daha eğitmem gerek sanırım:)

yeliz dedi ki...

sağol başakçım iyi oldu bu. açıkçası sebep ne olursa olsun fazladan birkaç lokma tıkıştırılmasına gıcık oluyorum. bunu arcaya bakıcısı, ananesi, halası, babanesi yapıyor. ben "doydim" lafını duyunca en fazla emin misin diye soruyorum ve bırakıyorum. çünkü daha ters tepki, hele de hastayken hiç gereksiz bir sinir harbi. ama tabii benim tuzum kuru:P obez arca genellikle iştahlı olduğu için nasılsa stoktan yer diyorum sallamıyorum:P

larcencielblog dedi ki...

Sen iyisin yine demek ki Özlem, benim kendimi komple eğitmem gerekecek :))

Yeliz'cim, valla Çınar'ın stok da yok. Zaten yaşıtlarına göre daha ufak tefek diye, yemezse sanki iyice minnacık kalacakmış gibi geliyor. Manyaklık işte :)

Adsız dedi ki...

Basak'cim cok gecmis olsun! Biz de bile bile ayni seyi yapiyoruz :) Merak etme ama en fazla 3 gun icinde iyilesiyor bu kuzular. Sonra da daha fazla yeyip arayi kapatiyorlar. Tekrar cok gecmis olsun! Sevgiler, Evren.

larcencielblog dedi ki...

Teşekkür ederim Evren'cim :)

Bugün daha iyi zaten, hatta "acıktım" bile demiş.

Ya işte, bezdirmemek lazım. İyi ki diyorum, o yuvaya vermişim Çınar'ı, Hilal Hanım her takıldığım noktada bana yardımcı olabliyor. Hem de hiç farkında olmadan :)

Adsız dedi ki...

oy kiyamam, iyilessin bir an once Çınçın im... cok gecmis olsun Başak cim.

29 ekim fotolarina ba yil dimmmm
minik yakisikli.

K.T dedi ki...

teşekkürler şuan hasta olan Kuzey Tan ım için işe yarayacak. Serinin devamı için "ilaç almak istemeyen çocuk için ne yapabilirim?" "ane vemeee" dedi diye veremiyorum.

K.T dedi ki...

Çok geçmişler olsun hemen iyileşip minik adam koca adam olsun.

Serpil dedi ki...

Cookgecmis olsun minik yakısıklıya.. Annesi de uzmesin kendini. Boyle boyle ogreniyoruz Basak'cım.. 2. cocuga hazirlikli oluyorsun iste:)

alev ertürk dedi ki...

cok zor bir durum umarım cınar bir an önce iyileşir ve eski sağlığına ve iştahına döner,ağızda yara zor oğlumda da olmmuştu hakkaten yemek yedirmek tam bir işkence oluyor sizi üzmek için yazmıyorum ama kolay kolay da gecmiyor bu yaralar :((( ben de bu hataları cok yaptım dediğiniz gibi bebeği doymadan doymayanlardanım ben de :(( o yemese bende yemem maalesef keşke bu yazınızdaki bilgileri cok daha önceden bilseydim ben de yok yere daha da yormazdım yavrumun vücudunu ama ne diyoruz zararın neresinden dönersek kar :)) elinize sağlık cok güzel bir paylaşım olmuş :)))

larcencielblog dedi ki...

Çok teşekkürler yeniden arkadaşlar... Bugün iyi artık, okkuluna da gitti.

Fatma, sanırım ilaç konusunda yapacak bir şey yok, onları içmezlerse olmaz. Meyve suyuna, bir şeyine karıştırıp verin. Ya da 1 kaşığı 3'e bölün... bizim denediğimiz taktikler bunlardı :)

Serpil, ben normalleşmeden bir çocuk daha yapmayayım ya, çocuğa yazık :)

larcencielblog dedi ki...

Alev,

Ağızdaki yaralar için bir arkadaşım Piraldyn diye bir ilaç önerdi (onda doktoru vermiş). Böyle minik şişede, oje fırçası gibi fırçası var. Doğrusu, 1 günde iyileştirdi aftlarını! Ben bile bu kadar çabuk beklemiyordum! Dün yemeğini de güzel yedi.

Yalnız şunu fark ettim, dün yemeğe otururken, "yemezse zorlamak yok, bak, açlık da iyiymiş hastayken" diye düşündüm ve çok rahattım. 3-4 gündür ilk defa gayet iştahlı yedi! Sanırım, gerilmemek de önemli...

Yavaş yavaş öğreniyoruz işte :)

Teşekkürler iyi dileklerine!

Ömer Tuna dedi ki...

Evet ya kendimizden pay biçmek lazım hastayken hangimizin iştahı oluyor ki Ama anne yüreği işte o yiyince sanki biz doyuyoruz. Çok geçmiş olsun. Bu arada mimin var bende uprarmısın?

larcencielblog dedi ki...

Ömer Tuna, valla benim iştahım açılıyor hastayken :)) İncelenmesi gereken bir vakayım sanırım!

Mim takibi konusunda özürlüyüm, baktım, yazmayı bekleyen postlarımı tamamlayayım, yazacağım, tamamdır :)

Hülya Cinsçiçekçi dedi ki...

eveeettt hilal hanıma katılıyorum kesinlikle. tuna hastayken yedirdiğim herşeyden tiksindi. hastayken balık yedirdim(zorla değildi ama gene de hastayken yemesi sanırım kilit nokta) balıktan tiksindi. köfte çok yedirdim, etten tiksindi vs vs
ben ettim siz etmeyin aman diyim. ne istiyorsa onu yesinler hastayken

larcencielblog dedi ki...

Çınar da tarhana çorbasından tiksinmez umarım, zira hayat kurtarıyor...

arzu dedi ki...

Geçmişler olsun. Yemek yemeye başlaması çok güzel. Bizim Ece kuzusunun da -hastayken- zorla ağzına birşeyler tıkmaya çalıştım ve malesef iki haftadır zoraki yediriyorum, hastalığı atlatmasına rağmen(( Bu bilgi kulağımıza küpe olsun. Teşekkürler ARZU

Buse dedi ki...

Yİne güzel yazmışsın, güzel şeyler yazmışsın. Sevgilerimle.

Damla dedi ki...

Taze mim çıktı