George Orwell'in, 1940'lı yılların sonunda yazdığı bu romanını okudunuz mu? Ben okuduğumda tokat gibi çarpmıştı yüzüme; hayatımda en çok etkilendiğim romanların başında gelir!
Orwell, 1984'te, kişisel özgürlüklerin tamamen kısıtlandığı, insanların kişiliklerinin silindiği bir dünyadan bahsetmekteydi. Bu işi yapmayı başaranlar, önce dildeki bazı kelimeleri kullanmayı yasaklamakla başlamışlardır. Daha sonra da, "tele ekran"larla insanları izlemeye, hatta düşüncelerini okumaya başlarlar. Yanlış bir şey düşündükleri anda, "düşünce polisi" insanları yakalayıp gerekeni yapmaktadır...
Ne kadar ütopik gelirse gelsin, ben Orwell'in yalnızca 15-20 senelik bir yanılma payı olduğunu düşünüyorum! Dilimizin sürekli biçimde yabancılaştırılması, gençlerin "mesaj diliyle konuşması -mrb, nbr, slm!-", basın sansürü çok daha eski meseleler. Şimdi de, insanların seslerini rahatlıkla geniş kitlelere duyurabildikleri interneti yasaklama çağına girdik artık! YouTube'un yasaklanmasıyla başlayan "hakaret edildiği an sesini kes" politikasının ucu Vimeo'ya, en son da Blogspot'a kadar uzandı. Halbuki, bir kaç densizden çok daha fazla kendi halinde "yazan-video paylaşan" bir kitle var o ortamlarda. Ama önemli mi? Kurunun yanında yaş da yansın! İnsanların sesi toptan kesilsin ki, bir daha ağızlarını açmaya cesaret edemesinler!
Ben, nedeni ne olursa olsun, çocuğumun anlarını ve anılarını paylaştığım bu sitelere dokunulmasını kabul etmiyorum! Yasaklamanın, mübah bir yol olduğuna katılmıyorum! Hoşunuza gitmeyen bir durum karşısında, yasaklamaktan ve sesini kesmeye çalışmaktan başka yapılabilecek pek çok şey vardır; tazminat davaları ne için var allah aşkına?
Ama içimden bir ses, meselenin yalnızca bu olmadığını söylüyor ve 1984'e doğru adım adım ilerliyormuşuz gibi geliyor...
Korkuyorum...
NOT-1: Bu linki paylaşmak istemezdim; ama, hepimiz bloglarımızı yazarken emek harcadık. Baskıya boyun eğmek değil, emeğinizi korumak adına, blogunuzu yedeklemeyi ihmal etmeyin lütfen. TIKlayın.
NOT-2: Olur da çabamız hiçbir sonuç vermezse, yeni adresimiz:
1 yorum:
Yurdumun nezaket abidelerinin en sevdigi laflardan birisidir "Kes Sesini". Sonra "Konusma" ve "Fazla Uzatma" gelir. Eh, balik bastan kokarmis. Cidden toplum olarak hak ettigimiz gibi yonetiliyoruz, ve yine "kurunun yaninda yas da yaniyor".
Yalniz yasaklama yontemleri cok komik. DNS'te filtreleme yapiyorlar. Tam Nasrettin Hoca turbesinin kapisindaki kilit... N'apsinlar, o kadar calisiyor saksi.
Yorum Gönder