20 Temmuz 2012 Cuma

Oğlumdan Bi'Şey Daha Öğrendim!

Öğrenmenin ve öğretmenin yaşı yok. Tamam, çocuk zaten insana anne olmayı, birini kendinden de fazla sevmeyi, sabırlı olmayı, dingin olmayı, güçlü olmayı öğretiyor da, bazen öğrettiği çok somut şeyler de oluyor. Dün akşamki gibi. Ulvi bir şey değil ama anlatacağım; daha ziyade, komik bir şey!

Her akşamki gibi uyku öncesi kitap okuma seansımız için Çınar'ı bağdaş kurmuş bir biçimde koltukta bekliyordum. Kitabını seçip geldi, bağdaşımın üstüne oturur gibi yaptı sonra da hemen kalktı. "Criss-cross yaptığın için oturamadım ya ondan böyle yaptım" dedi. Ben "hö?" diye manasızca yüzüne bakınca da "cross işte, böyle yani" deyip bağdaş kurdu. Okulda çokça bağdaş kurup oturuyorlar, demek adı buymuş... ne bileyim ben, demek ki 7 yaşından beri bu dili konuşuyor olsam da "bağdaş kurmayı anlatmaya" hiç ihtiyaç duymamışım!!

Güldük eğlendik tabii akşam bunun üstüne. 

Hazır yazmaya başlamışken, bahsetmeden geçmek istemediğim bir şey daha var... Temmuz başında 3 günlük bir iş seyahatine gittim, Burhaniye'ye. Çınar'dan sonraki ilk uzun süreli iş seyahatimdi. Anneannede kaldı kendisi. O yüzden sorun çıkmadı. Özlemişiz tabii birbirimizi, anneannesine "annem gelince bana sarılacak 'seni çok özledim yavrucuğum' diyecek, ben de ona sarılacağım 'ben de seninle çok görüşmek istedim anneciğim' diyeceğim" demiş. Görmek değil de gör-üş-mek! Ne kadar bilinçli kullandığını bilmiyorum ama, o işteşliğin anlamı net. Görmek, ama safı bakmak değil. Birlikte bir şeyler yapmak: sarılmak, konuşmak, öpüşmek, azmak, boğuşmak, oynamak... Ya da ben o anlamı yükledim, bilmiyorum.

Her neyse, görüştük, sarıldık, koklaştık, oynaştık tabii! Ama bana Burhaniye'de bir şeyler olmuş. Körfez'in o dingin havası, muhteşem aurası beni sarmış. Bir sakinlik üstümde, bir dinginlik. Ne sesimi yükseltiyorum, ne kızıyorum, bağırıyorum eskisi gibi. Bazen böyle kafaım içinin cızırdamaya başladığını, az sonra öfkemin patlayacağını hissettiğim anlarda tutup kendimi bir derin nefes alıyorum ve "Ahmet'cim, lütfen Çınar'la biraz sen ilgilen şu anda, ben bir miktar gerildim" deyip geri çekiliyorum. 

Neticesinde, deyim yerindeyse Temmuz başından beri "temizim"! Ve dolayısıyla, Çınar da sanki çok daha huzurlu. Demek ki, istersem yapabiliyormuşum. İstersem sakin kalabiliyormuşum. Ve sanırım şu "21 gün" kuralı da doğru. Hani bir şeyi 21 gün yapmazsan/yaparsan bünye artık onun yokluğunu/varlığını kabul ediyormuş ya. Onunla da mı ilgili acaba? Hoş, daha 21 gün olmadı ama, yakın...

Ve fakat, zaten şu manzaraları gördükten sonra, o "iş seyahatinden" huzurlu ve dingin dönmesem ayıp etmiş olurdum sanırım! 


Ne diyeyim? Darısı her isteyenin başına; dinginliği de, "iş" seyahatini de :)

10 yorum:

Benden Bizden dedi ki...

Harika fotolar! Güzel bir iş gezisi olmuş, darısı başıma :)
Anne ne kadar dinginse çocuk da o kadar huzurlu oluyor. Umarım bu halin kalıcı olur.
Sevgiler..

larcencielblog dedi ki...

Kalıcı olması için elimden ne geliyorsa yapacağım, çok sevdim zira yeni anne modelimi :)

ZEYNEP dedi ki...

Dışarıya vurmadan kaldığında sonradan içinde patlamıyorsa bu model süper :) Ben de her daim sakin ses tonumu ve dinginliğimi korumaya uğraşıyorum ama başka bir yerden de acısı çıkıyor sonra.. O' nun ruhu duymuyor ama olsun :))

larcencielblog dedi ki...

Ben de tam sana yazıyordum Zeynep :))

Yok ya, dedim ya, dinginlik var üstümde diye, maşallah da diyesim var :) Yani, zorlamıyorum. Böyle cızırdamaya başlıyorum ama, sonra o ortamdan uzaklaşınca geçiyor. Nasıl oluyor bilmiyorum, astrolojiye meraklı olsam onunla açıklardım ama, pozitif bilimle açıklayamadım bu durumu :)

Sanırım 4 seneye yakındır ilk defa "gerçekten" dinlenmiş olmamla ilgili bir şey :) Tavsiye ederim!

A.Kından Cebbari dedi ki...

Başakcım fotoğraflarda mavi bayraklı plaj gördüm sanki, yoksa denetim de mi yaptın :)) bir sorun yoktu inşallah plajlarda :)

larcencielblog dedi ki...

Almıla, çok güldüm :)))

Yok, biz tamaaaamen çöplüklerle ilgilendik, plaj da (Burhaniye-Ören) cillop gibiydi, hiç merak etme :)))

Sevgiler :)))

Sarp dedi ki...

Evet, giciklik yapiyorum: onun adi criss cross degil, indian style :D

larcencielblog dedi ki...

Sarp'cım, bi göz at hele :)

https://twitter.com/basakvecinar/status/227644486291951616/photo/1

Criss-cross'u buradan türetmiş olabilirler sanki sanki...

elif dedi ki...

İnsanın kendini dinlenmiş hissetmesi olağanüstü bir his, her alana yansıyor, umarım daimi olur.. Bu arada biz de evde 3 kişiden çok olduğumuz anda okulculuk oyununa başlıyoruz ve sürekli criss-cross pozisyonundayız. Bunun bir de tekerlemesi var -yani sanırım tekerleme- criss-cross applesauce(Pozisyon değiştirdiğimiz anda bu şekilde uyarı alıyoruz da).

larcencielblog dedi ki...

Ben de öyle umuyorum Elif, teşekkürler :)

Haha, criss-cross applesauce güzelmiş!! Yok, bizde okulculuk falan yok; o yüzden de hiç duymamışım demek ki. Şaşırdım kaldım ilk söylediğinde :))