Yeliz demiş ki, hadi itiraf et!
Bir süre edemedim, düşünemedim bile. O kadar "iyi anne olmaya çalışmaya" odaklıyım ki, itiraf edecek bir şeylerim olduğunu kendime itiraf etmem gerekti önce! (Hmm, başladım mı ne?)
* Öncelikle, çok çabuk sinirlenirim ben. Birden parlarım. Hadi herkese karşı böyleyim de, Çınar'a karşı böyle olmak canımı sıkmıyor değil. Kendimi eğitmeye çalışıyorum ama. Her sesimi yükselttiğimde de "anne auuwww yaaap" demiyor mu, vicdan azabından sürünüyorum...
* Emzik ve bez bıraktırma işine hiç ama hiç girmek istemiyorum; çünkü, uğraşmak istemiyorum! Bu kadar da açık yüreklilikle itiraf ediyorum! Şimdilik bahanelerim kış olması ve vakti gelince Çınar'ın bana sinyal vereceğine inanmam. Bakalım, nereye kadar gidecek böyle?
* Başka türlü yemeğini yarıda keseceğini bildiğim/düşündüğüm için hala Calliou ile yemek yediriyorum. Hayır, çiğneme sorunu yok. Anladım ki, diş çıkarma/herhangi bir hastalık olmadığı sürece çiğneme konusunda sıkıntısı yok. TV-yemek tezi, bizde pek doğru çıkmadı. Tabii ki bu, sağlıklı bir şey yapıyorum anlamına gelmiyor, ama; benim için şu an önemli olan alması gereken besinlerin midesine gitmesi olduğu için, bu gidişatı bozmak istemiyorum. Bozmaktan korkuyorum!
* Salondaki ikili kanepede "sızıp kalmayı", hayatımdaki pek çok şeye tercih edebilirim bu ara! Gerçekten, pek çok şeye!
* Kreşe başladığından beri, "eğitici oyuncak/materyal" hevesim tamamen bitti. Çınar kendi kendine oynamaya başladığından beri de neredeyse birlikte hiç oynamıyoruz. Kitap okuyoruz. Dışarı çıkıp geziyoruz. Konuşuyoruz ve ona hikayeler anlatıyorum. Ne yalan söyleyeyim, çok işime geliyor. Hilal Hanım da, veli toplantısında "böylesi güzel zaten; isterse o sizi oyununa davet eder" deyince iyice saldım. Bazen "çok mu boş bırakıyorum acaba?" diye düşünmekten kendimi alamıyorum ama...
* Her ne kadar son zamanlarda Çınar'la ilgili "taktığım" şeyler azamış olsa da, kendimi hala, biraz yalnız hissediyorum. Nedense hala, ailemden hiçkimse beni anlamıyor ya da herkes anlıyor ve dalga geçiyor gibi geliyor.
* Sabahları uyandığında, yelek giydirmeyi hemen hemen her zaman unutuyorum :) Kendim giyerim ama... zaten üstü açık yattığı için bir şey fark etmeyeceğini düşünmem de ayrı bir rezillik.
* Hala, çocukcağızın yanında "zaten Çınar .... yapmaz/sevmez/yemez" gibi gereksiz cümleler kurabiliyorum. Hadi diğer itiraflarım neyse de, bundan kesinlikle vazgeçmem lazım! Şenay'cım bana ayar vermişti aslında, ondan beridir daha bir dikkat etmeye çalışıyorum ama, henüz tam anlamıyla başarıya ulaşamadım!
İşte benim itirafnamem. İsteyen herkes benden sobelenebilir! Sanırım, aklıma geldikçe güncelleyeceğim burayı. Okuyup okuyup yapmayayım diye...
13 yorum:
Çoğu itiraflarda benzeşiyoruz ama şu yelek meselesinde sesli olarak güldüm resmen işte burda tamamen bende böyle düşündüğümü okuyunca farkettim,üstü açık yatıyor zaten farketmez:)))Yalnız değilsin Başak!!!
:))
ben de bir an once kendi basina oyun oynamasi levelina atlamak istiyorum Başaaak :)
canım benim hiç de yalnız değilsin itirafların hepsi benimkilere benziyor:)yelek olayınız çok komik am bz de de beğenseyen var sabah ilk önce kendim çorabımı sonra oğlumn çoraplarını giyidiriim:(bir bencil anne işte:)
yelege ben de guldum, annem de hep soler yelek giysin kalkinca diye...ben hic giydirmedim, dedigin gibi zaten ustu acik yatiyor:))
sesimi bazen ben de yukseltiyorum ve ardindan kendime cok kiziyorum...
yelek giydirmemenin bahanesine koptum ben :))
harika:) ellerine sağlık başakçım. çok samimi itiraflar. ben de yelek giydirmiyorum çünkü yelekle yatırıyorum puhahah:) üstünü örtemiyoruz ya. genelde bizde yelek çıkarılıyor. ben giymem, sevmem, çocukken de sevmezdim. 1.yelek 2. terlik:)
yelek giydiriyorduk di mi küçükken tamamen unutmuşum, 1,5 yıldır giymiyor galiba:))
sinir konusunda ben de senin gibiyim terbiye edilmeliyim. eğitici oyuncak aktivite şeysini biz de bıraktık, defne ilgiyi kesti daha doğrusu. ayrıca kiraz gibi kendi kendine oynamasını istiyorum. senin gibi kitap okuyup gezelim istiyorum sadece. çok güzel bir yazı olmuş, keyifle okudum. arada yazalım hakkaten:)
Yeleğin bu kadar ses getireceğini hiç tahmin etmemiştim :)))
Bu sabah, hadi giydireyim, dedim. Giydirmeeeeee, diye ağladı. Tamam giydirmiyorum, dedim; bu sefer de giydiiiiirrrrr, diye ağladı :)))) Bir süre cebelleştikten sonra (vallaha da hiç sinirlenmedim, 3 gündür temizim :P) kendi de yoruldu sanırım ve yelek üstünde kaldı, ehi :)
Kendi kendine oynaması çok muhteşem bir şey, ama işte insan kendine edinecek dert arasın, buluyor :P
Evet evet, ben kesin güncelleyeceğim burayı zaman zaman! Çok iyi oldu!!!
Yelek diye bir şey vardı di mi:)Fasülye doğmadan hatırladığım iyi oldu:)
Başak'çım, çok geç farkettim, kendi yemek tercihlerimizi de yüksek sesle yanlarında dile getirmemek gerekiyormuş.-Ben yağlı yemek sevmem anne!!!!deyince önce hönk dedim sonra aaaaaa dedim ama iş işten geçti sanırım. Şimdi her yemek için ben bu yemeği çok severim diyorum,umarım inandırıcılığım bitmemiştir:)
Başak yaaa,Yiğit hep benimle oynamak istiyor. Ben napsam ki? Ben de istiyorum ki kendi kendine oynasın.
yaaa kendime çok gülüyorum bir de ben, ben de eğitici oyuncak vs diye nasıl kasmıştım:)aktivite yapayım bıdı bıdı, kimse de demedi rahat bırak şu çocuğu diye(gerçi dinlemezdim zati de neyse:)
Şenay, bak onu da söylediğin iyi oldu. Genelde "ben onu bunu yemem" demem ama Ahmet'e de hatırlatayım :)
Şenay, Yiğit belkim de bu kardeş mevzularından şu anda senin yanında yörende olmak istiyordur?
Yok anacım, dinlemezdik kimseyi, aktivite diye az kasmadık. İkincilere inşallah :P
aaa,yorumum uçtu gitti sanıyordum,pek sevindim:)
Başak,Yiğit oldum olası böyle.Fasülyenin etkisi olduğunu sanmıyorum. Kuzeni Kaan la oynarken bile-hadi anne gel beraber oynayalım diyen bir çocuk.
Ben bir ara çok takılmıştım ya,Yiğit çok bağımlı mı diye??? Ben Nurhayat hanım ile konuşayım yine. Sonucunu yazarım.
Ama Şenay, size geldiğimizde gayet de kendisi takılmıştı Yiğit?
Sen yine konuş da, bizi de bilgilendir :)
İtiraflarımız ,birbirimizinkine benziyor.Anneyiz ve insanız işte..
Yorum Gönder