5 Temmuz 2010 Pazartesi

Dolu Dolu Haftasonu!

Asında haftasonu yazısı yazmaktan çok hoşlanmıyorum. Çocuklu, ortalama bir aile neler yapıyorsa, biz de onları yapıyoruz! Hayatımız aksiyon değil yani... hele de ben, cumartesi günleri de çalışıyorken!

Ama, bir süre cumartesileri çalışmıyor olacağım. Minik adamın yuvaya başlaması nedeniyle, çocuk hafta içi yuvada, cumartesi anneannede olup da iyice zorlanmasın diye, cumartesi günleri ücretsiz izin aldım. Sağolsunlar, müdürler bu durumu anlayışla karşıladılar. Gerçekten, iki gün bir arada olunca, ancak yetti minik adama da, bana da!

Ve bu "cumartesi izni" zamanları ilk etkisini gösterdi bu haftasonu! Gezmeye, aksiyona doyamadık! Buyrun, pek çok ilke gebe, dolu dolu haftasonumuz -resimler ve video eşliğinde:

Tayga Toys

Cuma akşamı, minik adamı evde anneanne-dede-dayı üçlüsü bekliyordu! Hem de bir hediyeyle... Dedesi ona Tayga Toys'tan harika bir oyuncak almış! Aslında, genelde bu mağazanın oyuncaklarını pahalı buluyorum, ama bu seferkinin fiyatı çok anormal gelmedi. Ve çok da hoşuma gitti! İki parçalı meyveler/sebzeler ve bıçağı! Hem el-göz koordinasyonunu geliştiriyor, hem parça birleştirme yeteneğini! Hem de sevgili oğlumun önüne geçilemeyen "bıçakla oynamak isteme arzusunu" tatmin etti! Daha ne olsun! Biz bayıldık bu oyuncağa, öneririz!

Çınar ve Oturabilmek!

Daha önce resim yapmaya (!) pek yüz vermiyodru Çınar; ve fakat, odamıza Alp Abi'sinden şu (>) masa geldiğinden beri oturup bir şeyler çizmeye (!) bayılıyor! Burada anahtar kelime: OTURMAK! İstediğinde yapabiliyor yani (bkz. yandaki resim)... Ama boya kalemlerini sevmedi nedense, tükenmez kalem tercih ediyor. Odasının duvarlarını boyamayı da keşfedecek diye ödüm kopsa da, şimdilik yalnızca masayı boyamayı akıl edebildi... (NOT: Evet, çocukcağıza eski makalelerimin müsvettelerini resim kağısı olarak vermek yerine doğru düzgün bir resim defteri alsam, bence de çok iyi olacak! Ama işte, yeniden kullanım; çevreci mesaj!)

İlk Antibiyotik

Perşembeden beri kuvvetli biçimde öksürüyordu Çınar. Toprakana çok güzel bulmuş: gökgürültüsü şeklinde! Aynen öyle... şiddetli burun akıntısı eşliğinde, bir de! Ama ateşi çıkmadı neyse ki. "Sümüklüböcek modu"... Bir süre baldı, soğandı, doğal yollardan öksürüğü ve akıntıyı kesmeye çalıştık ama başaramayınca cumartesi doktora gittik. Meğer çok şiddetli ve koyu bir geniz akıntısı varmış; kendi haline bırakırsak düzelemeyecek, dedi doktor. Ve antibiyotiğimizi verdi: Zitromax! Böylece, ilk antibiyotiğimizle tanışmış olduk. Neyse ki, tadı son derece güzel. Çınar içerken hiç sorun çıkarmıyor! Bu aralar yaşadağımız şiddetli inatlaşmalarımıza bir yenisi eklenmemiş olduğu için çok mesudum! Yuvaya başladığımızın ikinci haftasında şifayı kapmış olduğumuz için de kendimizi tebrik ediyorum :) Biliyorum, bu işler böyle! "Hastalıklara karşı bağışıklık kazanıyor" diye düşünüyorum! (NOT: Gerçi doktor, kapalı enfeksiyon olduğunu söyledi, bulaşıcı değilmiş. Dolayısıyla, yuvaya da gitti bugün Çınar.)

Bahar'la Tanışma

Bu hafta başında minik adamın küçük halası Serap ve en taze kuzeni Bahar (2.5 aylık) Fransa'dan geldiler! Pazar günü görmeye gidecektik aslında (çünkü kıpır taze anne Kaman'a, iki günlüğüne kazıya gitmişti), ama cumartesi günü Bahar'cık aniden kıpkırmızı bir şeyler dökünce Ahmet ve kayınvalidemler soluğu hastanede aldılar (boğazları hafif kızarmış, boğaz enfeksiyonu yaparmış öyle... anne bol bol emzirsin, demiş doktor.). Hastane dönüşü de, yolda soluklanmak için, bize geldiler! Ve böylece Çınar, kuzeni Bahar'la tanışmış oldu! Minik adam pek kıskançlık nedir bilmez, ama öyle bebek/çocuk kısmına da acayip bir ilgi göstermez. Fakat kuzenini gördüğü anda büyük bir merakla geldi, inceledi ve öptü! Hem de defalarca. Ve sonra da başından ayrılmadı... Bahar ağladığı zaman bana dönüp "gıhhhhaaaaa" diyerek ve elleriyle bir şeyler anlatmaya çalıştı ama anlamadım. Sonra, "hadi Bahar'a bir oyuncak getir" dediğimizde çilekli çocuk sütü kapıp gelmesinden, o anda "Anne, Bahar aç galiba" demiş olabileceğini düşündüm :) Sütü de az kaldı içiriyordu bebeciğe :)) Bu arada, Bahar'ın da Çınar'ı çok büyük bir dikkatle incelemiş olduğunu belirtmem lazım... pek güzel kaynaştılar iki kuzican!




Bahar ve Çınar -Tanışma from Basak Celik on Vimeo.

ODTÜ Mezunlar Günü ve Ekin'in 1. Doğum Günü

Bahar ve babaanne-dede evlerine gittikten sonra biz de daha önce planladığımız gibi ODTÜ'ye doğru yola koyulduk! Mezunlar Günü ve tatlı kuzu Zeynep Ekin'in doğumgünü partisi bizi bekliyordu çünkü.

Her ne kadar, Bahar'ı sevdiğimiz için bölümdeki mezunlar günü etkinliklerinin sonuna yetiştiysek de, Beril'i ve hain nişanlısı Okan'ı, Emrah'ı, Göksel Hoca'yı ve tabii ki canım arkadaşım Tuba Teyze'mizi görebildik! Tuba'yı ne kadar çok özlemişim! Çınar unutmuş biraz teyzesini, ama iki terazi kaynaşmakta gecikmediler! Çınar önce canlı ve şahane müzik yapan gruba hayretle baktı ama sonra kenarda mahzun mahzun duran süpürge-faraş ikilisini keşfetti! Diyecek söz yok: armut dibine düşer! Çekirdekten çevre mühendisi yetiştiriyoruz. İşi mutfağında öğreniyor arkadaş :))


Foto-not: Seda'cım, bak, sonunda bizim de "Bremen Mızıkacıları" fotomuz oldu :))

Bölümde etkinliğin sonu gelince, biz de sevgili Yasemin'in şirine kızı Zeynep Ekin'in doğumgünü için çarşı çimlerine doğru yola düştük. Yasemin bizi "kapıda" karşıladı :) Doğumgünü kızı, sıcaktan bunalmış halde "fanilasıyla" duruyordu! Kuzuyu mıncırdıktan sonra anne-baba dönüşümlü olarak ODTÜ çimlerini, kurbağalı dereyi ve yoldan geçen "bavuuuu"ları keşfetmeye çalışan kıpır minik adamın peşine düştük! Çınar peşinde koşturmaktan doğumgünü partisine tam katılım sağlayamadıysak da, pasta kesilmesini ve pasta kesilirken Ekin'in giydiği pembe fırfırlı elbiseyi kaçırmadık! Hatta oğlum da Ekin ve diğer çocuklarla birlikte pastanın mumunu üfledi! Ama o an babamız Dünya Kupası maçı peşinde olduğu ve Çınar'ı benim zaptetmem gerektiği için foto çekemedim... Yasemin'in bir arkadaşı, son derece profesyonel makinesiyle çekiyordu ama; umarım o fotolar elime geçer :) Doğumgünü gerçekten tam bir açık hava partisi oldu. Yasemin de, Ekin de hallerinden çok memnun görünüyorlardı! Ekin, bol bol yürüme alıştırması yaptı çimlerde, annesinin belini büktü; ama, Yasemin pek de şikayetçi değildi! Nice mutlu, sağlıklı, kendin gibi güleç, şipşirin yaşlara Ekin'ciğim!



Babaanne Pazarı

Pazar günü, bu sefer planladığımız üzere, halamızı ve (bir kez daha) Bahar'ı görmeye, babaanneye gittik. Çınar yine Bahar'la son derece ilgiliydi. Tepkisini ölçmek için ben kucağıma aldım, ama hayır, yine yalnızca bebekle ilgilendi! Aslında, kıskanmıyor olmasına çok seviniyorum. Kıskanabilirdi de, o da normal bir tepki olurdu benim için... Aslında şöyle demeliyim, kıskanıp da zarar verme eğiliminde olmamasına seviniyorum. Bu, çoğunlukla insanın yapısıyla ilgilidir, farkındayım; ama sanki, biz de kendisini sevdiğimizi yeterince hissettirmişiz gibi geliyor....

Gün boyu uyumamış olan Bahar biz geldikten yarım saat sonra uyudu ve gidene kadar uyanmadı. Çınar'ı, odasına girmesin diye zaptetmekte zorlanınca (haliyle, merak ediyor) dışarı çıkardık. Anında çimleri sulayan Mustafa Amca ve hortumunu keşfetti arkadaş! Neyse ki, çok ıslanmadan kurtardık!



Babaanneden eve döndüğümüzde Çınar'ın yatma saati gelmiş, geçiyordu bile... Haftasonu yorgunluğuyla, uyuması çok uzun sürmedi.

Ve biz de babasıyla, güzel bir haftasonunun güzel anlarını konuşarak güzel bir akşam geçirdik...

7 yorum:

banu dilik dedi ki...

Super guzel, yogun, dolu dolu...Bizlerle de paylasitigin icin tesekkurler Basak. Diyorum ki ben yoksam Cinar bir kardes mi istiyor kendine, bak ne guzel anlasmislar...:-)...Bebeginle bol bol gecirecegin harika bir zaman diliyorum. Antibiotiklere gelince, bu doktorlar oyle herkese hemen antibiyotik veriyormus gibime geliyor. Burada da goruyorum. Acep biz almismiydinik bu kadar, eee aradaki fark ne o zaman?
not: Bu arada Tuba'mda harika cikmis fotografta..cok ozlemisim yaaaa......cok cok optum

Hülya Cinsçiçekçi dedi ki...

ayyy ne güzel sevmiş bahar bebeği.. hem meraklı hem içten hem sevgi dolu. dünün bebeği abi olmuş ya ancak böyle ufak bebelerin yanında anlaşılıyor ne ka büyüdükleri

larcencielblog dedi ki...

Banu'cum,

Şimdi, öncelikle Çınar Bey bir kardeş istiyorsa eğer, bir sene boyunca geceleri uyanmadan uyuyacak önce ki, annesi dinlensin ve "uykusuz geceler"in ne olduğunu unutsun. Hadi hasta olduğu zamanlarda uyanabilir :)

Antibiyotik konusuna gelince, evet, bazı doktorlar leblebi verir gibi veriyorlar hatta. Ama bu doktoru biliyorum, ablamın oğlunun da doktoruydu. Ve ablamın oğlunu böyle "leblebi verir gibi antibiyotik verip de bağışıklık sistemini göçerten" bir doktorun elinden kurtarmıştı... Dolayısıyla, antibiyotik yazdıysa, bir bildiği vardır, diye düşündüm :) Bir de, ben çok hasta olan bir çocuktum, hayatım antibiyotikle geçti :) Ben Çınar'ın yaşına gelene kadar kimbilir kaç tane kullanmışımdır :))

Tuba, her zamanki gibi parlıyordu Banu'cum! Ben de çok özlemiştim, iyi geldi! Ama Çınar varken ortamda, uzun uzun sohbet mümkün değil... bir akşam buluşması şart!

Hülya'cım,

Di mi ya? Bahar gelince birden büyüdü Çınar, resmen abi oldu. (Bahar gidince yine bebek ama :D) Ve gerçekten, çok da güzel sevi... o kadar hoşuma gitti ki yaklaşımı, videoda daha çok belli nasıl ilgiyle baktığı. Umarım hep böyle sevgi dolu olur kalbi :)

Seda dedi ki...

su ucunuzun fotosunu kasdettin di mi bremen mizikacilari derken? bende fosfor bitmis, neye referans verdin bi acar misin seker? :)

Bahar masallah kocaman olmus, 2.5 ayliktan daha buyuk geldi benim gozume :) Valla su bol kuzenli halini Cinar'in kiskaniyorum, dur bizim kizlara soyleyim, birseyler yapsinlar!

larcencielblog dedi ki...

Seda'cım, evet onu kastettim.. ya hani sizin vardır ya böyle üçlü fotolarınız, üst üste gibi, ben bayılıyorum hani! Sonunda bizim de oldu, onu şeettim :)

Bahar'ın gelişimi iyi, maşallah. Fotoğraflarda tabii ki daha büyük duruyor ama güzel alıyor kilosunu minnoş :)

Ben de geçen Serap'a dedim "ne güzel, Emre'yle Çınar arasında 10 ay var, Bahar'la Çınar arasında 1.5 yaş..." tabii bir de Irmak (13.5 ay araları) ve Deniz (araları 6 ay) var. Aynı yaş grubundan 4 tane kuzeni var oğlumun, Dilek Abla'mın Defne'yi (14.5 ay araları) de katarsak 5! Gerçekten çok şanslı, maşallah! Hoş, kuzenlerin her biri dünyanın ve TR'nin başka bir köşesinde ama olsun :)

Adsız dedi ki...

Kardesim, niye opturuyosunuz Cinar'a hasta cocugu yav! Hayir antibiyotik aliyo zaten korunuyo diye dusunuyosaniz yaniliyosunuz, her antibiyotigin etki alanindaki bakteriler farkli, cik cik cik. Bak bebek de Fransiz kalmis zaten bu duruma, bir anlam verememis... :P

Basak, babam cocugun hareketleri normalse, 3 gun takip ediyor, 3 gunden sonra ates dusmezse muayene ediyor ve gerekirse antibiyotik basliyor. Gecen bizimkinin atesi cikti, hem de 41.1'e kadar. Burdaki dokorlari aradik, onlar da ayni seyi soyledi, takip edin, ates dusurucu etki etmiyorsa tekrar arayin, ediyorsa 3 gun bekleyin, hala atesi dusmuyorsa randevu alin dediler. Tabii bizim icin oyle zor gecti ki o atesli gunler. Neyse gecti hakikaten de 3 gun icinde. Cocuklarin hastaliklarina, ateslerine hemen mudahele etmemek gerekiyormus ki, bagisiklik sistemleri guclensin. Ama sanirim sizin durumunuzda 3 gun sonra hala bir iyilesme belirtisi yoktu. Neyse cok gecmis olsun!

Fotograflara bayildim. Cinar da annesi gibi cok sevgi dolu bir cocuk olmus. Ne guzel! Opuyorum sizi kocaman :))

larcencielblog dedi ki...

Evren'cim,

Yok, Çınar'ın hastalığı kapalı enfeksiyonmuş, bulaşıcı değilmiş. Ama bir dakika, sen Bahar'ın hasta olmasından bahsediyorsan, evet, o antibiyotik de almıyordu hatta :) Neyse, Çınar'a bulaşmadı :)

Bu arada, biz zaten hemen öksürmeye başlar başlamaz götürmedik doktora. 3. gündü gittiğimizde ve geceleri öksürmekten uyuyamaz olmuştu(k). Bir de, ateşten bağımsız olarak, çok yoğun bir akıntı varmış. Bu doktoru biliyorum, gereksiz yere antibiyotik vermeyenlerden... şimdi iyi Çınar, iki gecedir uykularımız da düzeldi (çok şükür ve maşallah!). Ama şu 3 gün kuralını aklımda tutacağım, sağolasın :)

YavruSu'ma da çoook geçmiş olsun! Offf, çok yükselmiş ateşi, kuzum benim... çok üzüldüm :( Yeniden geçmiş olsun miniğime! Bir daha hiç bu kadar yükselmesin o ateş!!!!

Öpüyorum hepinizi!