15 Şubat 2011 Salı

Uzaktan Gelenler

Tanışalı çok olmadı kendisiyle, çok olmadı sayılır ya da, ama benim çok sevdiğim arkadaşlarımdan biri oluverdi Melike. Hani insanın frekansı birden tutar ya. Öyle bir şey işte! Babamın doğum yeri olmasıyla bir ilgisi var mıdır bilmiyorum; ama, İzmir ve insanları beni feci çekiyor kendilerine...

Geçen bana, Çınar için İngilizce Calliou CD'si göndereceğini söylemişti. Paketten yalnızca Calliou değil, duyulara şenlik bir sürü şey de çıktı! Sabunlar beni, incir lokumu ve kuru üzüm de Çınar'ı mest etti.


Calliou CD'leri ise anne ve baba olarak bizi! Koyduk DVD çalara CD'yi, bekledik Çınar'ın tepkisini... (bu arada, İngilizcesini açmayı beceremediğimiz için Almancalar'ı izlettik). Ve gül gül bir hal olduk; çünkü Çınar, Almanca Callioular'ı da en az Türkçeler'ini izlediği kadar ilgiyle ve hatta yorum yaparak izledi. Yani, ya bu çocuk bizim bilmediğimiz bir biçimde Almanca öğrendi bir yerden; ya da, Türkçeler'ini de pek anlamıyor :))

Gerçekten, acaba çocuklar bu çizgi filmleri nasıl izliyorlar, çok merak ettim. Kendimi düşünmeye çalıştım. Çok eskiye gidemedim tabii; ama, ben 11, kardeşim de 6 yaşındayken babamın görevi nedeniyle bir yaz tatilini Londra'da geçirmiştik. Haliyle, seyrettiğimiz bütün çizgi filmler İngilizceydi, ve biz gözümüzü kırpmadan izlerdik. Hadi ben İngilizce az çok anlıyordum; ama, kardeşim de izlerdi. Hem de hiç sıkılmadan. Ve hatta, 3 ayın sonunda, bazı şeyleri anlayabildiğini de keşfetmiştim!

Peki, 2,5 yaşındaki bir çocuk da izleye izleye aşina olabilir mi? Melike, kesinlikle yararı olacağını söylüyor. Ben hiçbir zaman, yabancı dil konusunda çok azimli bir anne olamadım, ama; şu Calliou yemek yedirmek dışında da bir işe yararsa fena olmaz hani...

Siz ne dersiniz?

6 yorum:

Unknown dedi ki...

Kesinlikle yarar Başakcım, zira Egemen şarkısından replikler söylemeye başladı bile :)

larcencielblog dedi ki...

Hehe, Çınar da "iç dey a gov mamor" diyor ya Bahar, rica ediciim :))

Yarar, bence de; yalnızca, sanki keyif aldığı bir şeyi elinden almış olur muyum, dedim. Hani anlamazsa, sevmez mi artık acaba?

Komik bir çelişki benimki; derdim yok, bunları düşünüyorum ya da :)

yeliz dedi ki...

aklıma ne geldi! bizim burada yunanistan kanalları çıkardı anten ile. dötümüzün dibindeler ya:) EPT1 EPT2... tabii o yıllar gündüz TRT filan yok. Neyse benin yunanca sökmeme ramak kalmıştı, oradaki reklamlar çizgi filmler... babam kökleri selanikten geliyor diye yunancaya yatkın olduğumu sanırdı ama alakası yok tabii. hala yunan kanallarına denk geldim mi radyoda, dinlerim, anlayacağım sanki:)))

larcencielblog dedi ki...

Çok iyiymiş bu Yeliz :))

Acaba anası Alman ekolünden geliyor diye mi Çınar da Almanca Kayu'yu ilgiyle izledi ki? :))

sanberk dedi ki...

çocuklar daha çok izlediklerin konuştuklarını değil yüz ve vucut hareketlere göre bir anlma veriyorlar.bu bebekliğinde bir yeteneğidir bizim konuşmalarımız anlmazlar ama yüz ifadelerimiz kızgın veye mutlu olduğumuz anlarla sanırım ondan çocuklar herhangi dilde çizgi film izleyebilir ve zevk alır.Sanberk ise miskey mouse ispanolca izlamak istiyor nedense çok zevk alıyor:)

larcencielblog dedi ki...

Hmm, aslında bu durumu açıklıyor Sanberk, çok doğru...

Teşekkürler :)