Yazıp yazmadığımı hatırlamıyorum; ama, bundan bir süre önce -galiba bahar zamanıydı-, Çınar sürekli "servise bincem" diye tutturuyordu... Ve bir gün, Şenol Bey ve bir öğretmeniyle birlikte, bir arkadaşını evden almak üzere güle oynaya servise bindi... ama sonu güle oynaya gelmedi. Bir şekilde serviste olmaktan korkmuş, ağlamaya başlamış. Sonrası biraz travma ve servis korkusu!
Bu sıkıntı yüzünden 1-2 okul gezisini de kaçırdı. Bu yüzden, 1-2 hafta önce bizimkilerin sınıfını Botanik Parkı'na götürmeyi düşündüklerini öğrenince, yine buruldum. Ama bu sefer Hilal Hanım, okulun binek aracıyla da çocukları götürebileceklerini söyledi. Arabayla ilgili sorunu olmadığından, gider diye düşündüm.
Geziyle ilgili hiçbir şey söylemedim sabah (Hilal Hanım'dan akıl aldım öncesinde tabii). OKula gelince öğrendi geziye gideceklerini. Önce "ben gitmem" dedi. Sonra, "servisle gitmem" dedi. Arabayı anlattılar. Sonra ben bırakıp işe geldim; öğlen okulu arar, durumu sorarım diye düşünüyordum ki, telefon çaldı. Hilal Hanım "güle oynaya parka gidiyoruz, Özge Çınar'la konuşmuş. Anlaşmışlar. Şimdi büyük bir dikkatle yolu ve Şenol Bey'i izliyor" dedi.
Servisle okul gezisine gidilebildi diye ağzı kulaklarına varıp ofiste "yaşasıın!" diye çığlık atan ve derhal kocasını arayıp haber veren kişiye ANNE denir. Evet yaptım! Ne yapayım... çok üzülüyordum; yersiz bir korku, hatta takıntı yüzünden eğlenebileceği pek çok ortamdan mahrum kalmasına.
Gezi nasıl geçmiş, neler yapmışlar bilmiyorum; ama, şu güzel fotoğraf geldiğine göre, pek keyifli olmuştur diye düşünüyorum!
Fotoğrafı bilerek biraz bozdum; çok fazla çocuk var. Bizim minik adam, sol başta :)
Aslında bu vesileyle, okul gezilerinde bizim okulun uyguladığı bir yöntemi de anlatmak istiyorum. Çocuklar kaybolmasın diye isimlerini yazıp da görünür yerlere yapıştırmıyorlar. Çantalarının iç kısımlarında isimleri yazıyor. Gezilerde de genelde grup oldukları belli olsun diye çantalarını taşıyorlar. Ya da, Binbir Çiçek'e ait herhangi bir şeyi... İsim yazmamalarının nedeni basit: Çocukların isimlerini ifşa etmiş olmamak. Böylece, yabancı birilerinin onlara isimleriyle seslenmelerini engellemiş oluyorlar.
Bir de, çocuklarda paranoya yaratmadan, gayet basitçe, tanımadıkları biri yanlarına gelir ve onları bir yere götürmek isterse ya da rahatsız olacakları bir şey yaparsa, yüksek sesle "SENİ TANIMIYORUM" demelerini söylüyorlar. Bu, etraftaki insanları uyarmak açısından, "imdat, annee, babaa" diye bağırmaktan çok daha etkili oluyormuş.
Okul gezileri için aklınızda bulunsun; belki, kendi okulunuza önerebilirsiniz...
Bu güzel resimle birlikte herkese iyi bayramlar diliyorum!!!! Mutlulukla geçireceğimiz nice bayramlara....
Başak :)
1 yorum:
süpperrr gelsin sıradaki tüm geziler :)) Şu geziler ile ilgili bilgi çok faydalı gerçekten teşekkürler Başak...
Yorum Gönder