Dün insanlık için küçük, ÇınÇın için büyük adımların atıldığı bir gündü. Bizim minik adam, Montessori öğrencisi olma yolunda ilerliyor. Aslında kendisine kalsa, mevcut sınıfı gayet iyi; hiç değiştirmeye gerek yok :) Ama vakti gelmiş (Mrs. Hilal de, Miss Özge de böyle düşünüyorlar).
İşte dün, "Montessori sınıfını sevdirme etkinlikleri" kapsamında, Montessori sınıfının gittiği bir geziye katıldı Çınar: Gordion'daki Dinozor kazı alanı, Dino-Dig'e! Geçen haftalarda şöyle bir ziyaret etmiştik; dolayısıyla, hem ortama aşina olmasından hem de son zamanlarda vuku bulan dinozor sevgisinden dolayı sabah Miss Züleyha'dan haberi alınca zıp zıp zıplamaya başladı. "Servisle mi gideceğiz?" diye sorduğunda "evet" deyip nefesimi tuttum; ama, "seerviis, seervis, Şenol Amca, seervisle gitcem ben dinozoolalaaa!!!" diye neşeyle şakıyınca derin bir oh çektim.
Sabahtan Miss Özge ile Montessori sınıfının "circle-time"ına katılmışlar. Sanırım, "kendi sınıfındaki circle'a göre biraz fazla oturuyor olduklarını" düşünmüş ama circle'ı da tamamlamış. Sonra hep birlikte servisle Gordion'a gitmişler. Kazıyla -benim hiç beklemediğim biçimde- çok ilgilenmiş. Çok keyif almış. Öülen yemeklerini de kendileri için özel ayrılan alanda yemişler (akşam bana evde "bölek yedik, aylan içtik" diye anlattı). Sorunsuz olarak da okula geri dönmüşler ve döner dönmez de uyuyakalmış...
ÇınÇın muhafazakar bir çocuk, alışkanlıklarını değiştirmeyi sevmiyor. Değiştirmemek için direniyor. Ama ufak ufak adımlar atıldığında, süreç uzun olsa da, geçişi tamamlayabiliyor. Mesela, bu Montessori sınıfına geçme sürecinde sürekli "Miss Özge de gelecek mi? Aaakaşlalım da gelceklee mi?" diye sorması bu yüzden. O yüzden, Miss Özge olsa da yanında, arkadaşlarının olmadığı bu gezi, sabahtan sınıfta geçirdiği zaman bizim için önemli ve yazılmaya değer :)
Aslında, Çınar'la birlikte diğer çocuklara baktığımda hep gördüğüm şu: Evet, benzer yaşlarda/aylarda çok benzer davranışları oluyor. Hatta, bu ara bütün "yakın" arkadaşlarının çoğu "lanet olası 3 yaş" sendromunda (bunu ben buldum, literatüre geçsin istiyorum). Ama, hepsinin o kadar farklı ritimleri var ki... Ve aslında onları birbirinden ayıran, tek bir yöntemle hepsinin sorununu çözemememizin nedenş de o ritim.
Ne mutlu ki Çınar, o ritme saygı duyan kişilerin, eğitimcilerin olduğu bir yerde geçiriyor gününü. Hem çok sevildiği hem de kendisine saygı duyulan bir yerde...
Öğretmenler gününüz kutlu olsun canımız Binbir Çiçek ailesi, siz olmasanız biz ne yapardık?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder