1 Mayıs 2010 Cumartesi

Tepkisiz Kalma!

Günlerdir beynimi uyuşturuyor bu Siirt haberi... başından sonuna kadar. Bunu yapanlar insan olamaz, diyorum. Yalnızca bebekleri fiziksel olarak istismar edenler değil, olayın üstünü "çocuk oyunu" diye kapatmaya çalışanlar, "anlaşın" diyenler de insan olamazlar... cahilliğin, bile bile cahil bırakılmışlığın, kapalı, tabularla yaşayan bir toplum olmanın, korkularla, baskılarla beslenen bir toplum olmanın bedeli bu kadar ağır. Ve bu bedeli hep en çaresiz olanlar ödemek zorunda!

Azıcık ateşi çıktığında başına 5 kişinin birden üşüştüğü minik adamım kadar şanslı olsun istiyorum bütün çocuklar. Benim oğlum kadar mutlu büyüsünler istiyorum... ve okuduğum haberlerle yıkılıyor bütün kumdan kalelerim.

Daha sağlam kaleler yapmalı çocuklarımız için! İlk adım, tepki göstermek; ikinci adım (daha da) bilinçlenmek; üçüncü adım eğitmek... ya da hangi sırayla yaparsanız! Ama yapılabilecek en kolayından başlayalım, tepkimizi gösterelim! Önce buraya bir imza atmakla başlayalım ki sesimiz duyulsun! Sonra da, şuradaki posteri iyice bir inceleyelim, okuyalım, paylaşalım, herkesin anlamasını sağlayalım... ve elimizden geldiğince hızlı inşa etmeye devam edelim kalelerimizi!

Elimizden geleni yapalım ki, kimse bir daha yıkamasın... çocuklarımızın canını kimse bir daha acıtamasın!...

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Basak,

Yuregine kalemine saglik! Ne iyi etmissin yazarak. Evet, kesinlikle tepkisiz kalmamamiz lazim...

Seda dedi ki...

Basakcim,

Cok guzel yazmissin. Butun bebekler, cocuklar mutlu olsun. Onlari korumanin, saglikli yasatmanin yollari olmali. Bir de dunyaya pamuk, bulut gibi dogan bebekler 13-14 yasina geldiginde canavara donmesin, asil buna engel olmamiz lazim.

Seda

larcencielblog dedi ki...

Evrencim, sağolasın! Her zamanki gibi, biraz da sen tetikledin beni!

Sedacım, aslında ben de bu haberler çıktığından beri bunu düşünüyorum. Yaprıkları çok vahşice, savunulacak yanı yok; ama, bu 13-14 yaşındaki gençler de dediğin gibi pamuk gibi, bulut gibi doğmuşlardı bu dünyaya. O yüzden bu haberle ilgili her yorumumda cehalete, bilerek geri bırakılmışlığa, baskıya, korku toplumuna, tabulara isyanım!

hilal dedi ki...

ben de günlerdir yüreğinin sesiyle gözleri her an ağlamaklı bebeğime bakarken oradaki bebeklerimi düşünüp nefesi daralan bir anneyim. bütün bebeler aynı benim kuzucuğum gibi. hangi milletten olursa olsun tepkileri sesleri bakışları aynı..hepsi ela onların hepsi benim yavrum gibi. kayıtsız kalmam mümkün değil. onlar o yaratıklar yaş itibariyle küçük değiller. cezalandırılmaları gerekir..ve bu devlet yatılı okul açarak bu çocukları nasıl yetiştirdiği de açıkça görülüyor. yazınız için teşekürler..

larcencielblog dedi ki...

Hilal merhaba, ben de senin anneler dünyasındaki yazını okudum (o Hilal'sin, değil mi? :)), senin de ellerine, yüreğine sağlık...

Herkesin ortak fikri zaten, YİBO'ların kanayan yara olduğu. Bu okullar, çocuklar ulaşım zorluğu çekmeden okuyabilsinler diye düşünülmüş, ama beceriksiz ve yetersiz öğretmenlerin, yöneticilerin ellerinde ne hale getirilmişler, şu sonuç, gelinen nokta ne kadar üzücü...

hilal sakancı dedi ki...

ben galiba o hilal değilim!! buraya bir kaç on gecedir şehir derin bir sessizliğe büründüğünde kendi kendimle başbaşa kalıp yüreğimden geçen en acı sese dayanamayıp kendimi yazmaya verdiğim bir gecede rastgeldim. ve bu insanlık utancı nedeniyle birşeyler yapılacaksa buna bir kıvılcım olunacaksa bende olmalıyım bu işte diye düşünüyoru. buyüzden her duyarlı adresi takip ediyorum. bu olayla ilgili her yazıyı okuyup bir nebze yanlız değilim diye rahatlatmaya çalışıyorum fakat bir zaman sonra bunlarda yetmiyor. bunun için bişeyler yapmalıyız somut bişeyler çünkü ben kendimi sorumlu hissediyorum. insansak eğer sorumlu hissetmeliyiz!!! desteklerinizi bekliyorum hilalsozturk@hotmail.com