4 Ekim 2010 Pazartesi

İki Yaşa İki Doğumgünü

Aslında 3 (bakınız aşağıdaki video)... ama o pasta aslında daha çok Sıla'ya olduğu için, resmi olarak iki diyorum, ve siz videoyu izledikten sonra anlatmaya başlıyorum:


İyi Ki Doğdunuz Sıla ve Çınar! from Basak Celik on Vimeo.

Eylül sonu için Nurturia'da Sapanca organizasyonu yapılırken, aklımda tek bir şey vardı: Minik adamın doğumgününü Sapanca'da, o güzel göle karşı, bir sürü arkadaşıyla kutlayabilmek! Kalbim temizmiş -ya da, her zamanki gibi Çınar'ımın kısmeti (maşallah), şahane bir organizasyon yapıldı Sapanca için (ellerine sağlık Ayça). Hem de geçen seferkinden biraz daha fazla katılımla. Ve hava da çok güzeldi. Resmen sıcaktı ve bütün hafta süren yağmur endişelerimiz, hava durumu kontrollerimiz neyse ki boşa çıkmıştı!

Doğumgününden önce kısa bir Sapanca notu: herkesle yeniden bir arada olmak, özlediğim canım anneleri görmek, ne zamandır yazıştığım ama bir türlü tanışamadığım annelerle buluşmak, yavruların hepsi ama hepsi, herşey, harikaydı! Göl, Haziran başına göre epey çekilmişti, iskeleden ayaklarımızı göle sokamadık; ama, kurbağaları görebildik. Çocuklar yine çocuk bahçesinin ve çimlerin tadını çıkarabildiler. Çınar herkesten "durulmuş" iltifatı aldı! Bu sefer iskele ekibinde biz de vardık, daha ne olsun! Hem durulmuş, hem de büyümüş oğlum... Her anı keyif doluydu; ama, en çok güldüğüm an, Çınar'a arkadaşını gösterip "bak Çınar, Güneş de burada" dediğimde "ü-üüüü" diye horoz gibi ötmesiydi!!! Şartlanmış yavrum!

Seneye bahar aylarını zor bekliyorum yeni bir organizasyon için. Sizi de minik bir fotoğraf ve bir videoyla başbaşa bırakıyorum... (Daha uzun, tatlı ve ayrıntılı bir Sapanca yazısı için, Defne Yaprağı'na bir göz atın!)



Sapanca from Basak Celik on Vimeo.

Gelelim doğumgününe...

Yukarıda gördüğünüz muhteşem ortamda muhteşem bir doğumgünü kutlaması yapıldı oğluma! Kocaman "bavuu"lu bir pasta hazırlattık ÇınÇın için (Carnavale Pastanesi'ne teşekkürler). Doğumgününe katılan arkadaşlarına hediye etmek için de minik hediye çantaları hazırladım. İçlerine minik birer bavuu, balonlar ve Başak yapımı pekmezli bisküvi koyduk. Ve yanımıza, Yasemin Teyze'sinin Çınar'ın doğumgünü için hazırladığı nefis Çınar yapraklı ve "bavuu"lu kurabiyeleri de aldık (eğer siz de böyle nefis, butik kurabiyeleriniz olsun istiyorsanız, Kek Dekor'u ziyaret etmenizi şiddetle öneririm! Üstelik tatları, görünüşlerinden bile güzel -yemeye kıyabilirseniz!).



Geçen sene ne mumdan ne pastadan anlayan oğlum, büyük bir keyifle "iyi ki doğdun" şarkısıyla el çırptı, defalarca mumlarını üfledi, neşeyle hediyelerini açtı! Ah, evet, bir de, pastanın üzerindeki beton mikseri yüzünden sanırım, pastayı yalamaya çalıştı!!!

Doğumgününü bilen arkadaşlarımız, bizi mahcup edip, şahane hediyeler getirmişlerdi minik adama!  Sayelerinde birbirinden şık kıyafetlerimiz, iç çamaşırlarımız (tuvalet eğitimine ilk adım?), okunacak biir sürü yeni kitabımız ve oynayacak bir dolu "bavuu"muz oldu!! Canım Özge'min, hasta Aylin'ini kapıp minik adamın doğumgününe yetişmesi de bizi ayrıca duygulandırdı...

Herkese yeniden, kocaman teşekkürler! Aslında, bu mumları sizinle birlikte üflemek, bizim için en güzel hediyeydi!!!


(Fotoğraflar için Atakan, Yekta ve Pınar'a teşekkürler...)

Sapanca'da 2 gün erken doğumgünü kutladıktan sonra, tam gününde de okkulda bir parti yaptılar Çınar'a. Biz yalnızca pastamızı götürdük, kalan herşeyi Binbir Çiçek hazırladı! Öğleden sonra anneanne, babaanne, dedeler, anne ve baba olarak okkula geldik. Çınar herkesi bir arada görünce, sevinçten uçacaktı neredeyse! Sınıfı çok güzel hazırlamışlardı: balonlar, 7 cüceler için bir masa, süslenmiş sandalyeler, müzik...

Pastanın mumlarını üflemeden önce, minik bir Montessori seremonisi yaptık -aslında, yapmaya çalıştık! Çemberin etrafına çocuklar ve öğretmenler dizildiler, Selin Hanım bir şarkı söyledi ve sonra ortaya Güneş'i temsil eden kocaman sarı bir top koydular. Çınar'ın eline de bir Dünya maketi verdiler. Ve fakat yavrum, Dünya'yı top sanıp yere fırlatınca sanıyoruz ki Maria Montessori'nin kemikleri sızlamıştır! Neyse, Hilal Hanım ve Çınar, Güneş'in çevresinde Dünya ile döndüler. Ama yılı tamamlayamadan Çınar sınıftan kaçtı! Kendisini yakalamak mümkün olmayınca, 1 yılı temsil eden turu babası tamamladı. Aslında, çok keyifli olacakmış. Çünkü turdan önce Selin Hanım "Çınar 1 yaşında yürüyebiliyor muydu, konuşabiliyor muydu, kendisi yemek yiyebiliyor muydu?" gibi gelişimiyle ilgili sorular sordu, biz yanıtladık. Turdan sonra da "Çınar artık yürüyebiliyor, konuşabiliyor, kendisi yemek yiyebiliyor" gibi ne kadar yol aldığını anlatan ufak bilgiler verdi bize... bu sırada sevgili Çınar, masanın başına oturmuş, pastanın gelmesini bekliyordu (umarım seneye Dünya'yı Güneş etrafında tur atmaya ikna edebiliriz).



Ve sonunda Çınar'ın beklediği an geldi... Pasta geldi, mumlar üflendi, iyi ki doğdun şarkısı söylendi! Minik cüceler masanın etrafına dizilip pastalarını yediler, meyve sularını içtiler. Sonra da neşeyle çalan müziğe eşlik ettiler, balonlarla oynadılar! Bir ara Çınar ve arkadaşı Ezgi sarmaş dolaş oldular. Sevgi kelebekleri! Ezgi, Çınar'ın Haziran'dan beri arkadaşı, ikisi de tam gün gelen "bebek"lerden. Fark ettik ki, epey kanka olmuşlar...



Çocuklar iyice kurtlarını döktükten sonra, minik adamı da alıp evimize geldik... ve o akşam, Çınar kendince bize günü anlatırken, Ahmet'le ne kadar şanslı olduğumuzu ve aslında 2 yaşın -kitapta da yazdığı gibi- hiç de "belalı" olmadığını, aksine çook ama çok eğlenceli olduğunu düşündük!


Bir kez daha, iyi ki doğdun canımız! Seni çoook seviyoruz!


12 yorum:

füsfüs dedi ki...

gerçekten hem buluşma hem doğumgünü çok güzeldi. bu arada pastayı yalamay çalıştı demişsin ya, bayağı bayağı yaladı çın çın. ohh afiyet olsun, yarasın

larcencielblog dedi ki...

Hahaa, evet Füsun... "Yalamaya çalıştı ve başardı da" demeliydim :) Ben o ara koşturmaktan atlamışım o kısmı! Pasta olan kıyafetini görünce, sonra anladım :)

Gamze dedi ki...

Tekrar İyiki doğdun Çınar:)Önümüzdeki Sabanca organizasyonunda 2.5 yaşını kutlayacağız, bunu kaçırdık:)

Başakcım aslında sadece 2 yaşın değil her dönemin zorluğu olduğunu ama bir o kadar da keyifli olduğunu düşününce sanki daha az zorlanıyor insan, kendini şartlamıyor belkide:) Mesela geriye dönüp zorlandığım şeyleri düşününce şimdi garip geliyor:)

Dünya güneş ve turlama olayında gözlerimden yaş geldi:) bu kadar güzel anlatılırdı, son zamanlarda okuduğum en keyifli posttu, sevgiler...

larcencielblog dedi ki...

Gamze'cim,

Teşekkürler! Evet ya, artık siz de gelin bir Sapanca'ya... 2.5 yaşını değil, sizinle tanışmayı kutlayalım :)

Yazdığında haklısın. Her dönemin bir zorluğu var; ama, büyüyor olmasını izlemek çok keyifli! Ben de aynen dediğini yapıyorum, kendimi şartlamamaya çalışıyorum!

Hehe, Güneş-Dünya turunda ben de çok güldüm (yaşarken) ama bir yandan da acayip mahcup oldum! Bir bu kadar kıpırdak benim oğlum mu acaba?

Öpüyorum!

Sen Gelince dedi ki...

Hayatın çifte kutlamalarla geçsin hep Çınar'cım:)

larcencielblog dedi ki...

Amin, Özlem'cim :)

Ömer Tuna dedi ki...

Nice yıllara Çınarr

larcencielblog dedi ki...

Teşekkürler Ömer Tuna :)

gezicini dedi ki...

nice sağlıklı mutlu 2 yıllara..
sevgiler
gorki

larcencielblog dedi ki...

Teşekkürler Gorki, sevgiler!

Adsız dedi ki...

başak hanım nice sağlık ve mutluluk dolu yıllarınız olsun.

larcencielblog dedi ki...

Çok teşkkürler, sevgiler :)