Dün Çınar'ı okuldan almaya giderken, her gün önünden geçtiğim Yurt İçi Kargo ofisi gözüme çarptı. Ofisin tabelasına kadar koli yığılıydı önü... Koliler, siyah, sıkıca bantlanmış, üzerlerinde etiket kağıtlarıyla poşetler, kutular...
Hiç koli görünce ağlamamıştım daha önce, ağladım.
İnsanlığını unutmuş kimselerin tüm söylemlerine karşı birlik olmuşuz yine. Herkes elinden geldiğince kolilemiş umutları, kardeşliği, iyi dilekleri gönderiyor Van'a... Her türlü çürük yumurtaya karşı, bu ülkenin insanlarını çok seviyorum!
-----
Ve Yunus...
Ben Çınar doğmadan önce duygusal ya da duygularını belli edebilen- bir insan değildim. Çınar doğduktan sonra, gördüğüm reklamlara bile ağlamaya, üzülmeye, içlenmeye başladım. Ve bu yüzden, deprem haberlerine baakmıyorum, izleyemiyorum, gazetelerden okuyamıyorum. Twitter'dan takip ediyorum yalnızca (sosyal medyanın gücü).
Kendimi bildiğim halde, dayanamadım, dün gece gazete okuyayım, dedim. Demez olaydım... ilk sayfada, omzunda cansız bir bedenin eli olan Yunus, ışıl ışıl gözleriyle, gözlerinde açık seçik görünen umutla bana bakıverdi. Gazetenin baskıya hazırlandığı saatlerde, henüz kurtarılmıştı sıkıştığı yerden. Daha onun bu dünyadan göçtüğü haberi gelmemişti. Ve ben, okurken biliyordum Yunus'un, o ışıl ışıl kara gözlerin artık bize, bu dünyaya bakamadığını.
Dağıldım...
Yüzünü sevdim gazetenin üstünden, yanaklarını... ne tatlı çocukmuş... ve kimbilir hangi soysuz müteahhitin çaldığı paraların kurbanı olmuş...
Gittiğin yerde mutlu ol Yunus... bari, gittiğin yerde mutlu ol...
2 yorum:
Sorma her haberde daha da bir kavruluyor içim ve gerçekleşen her mucizede umut doluyorum belki bir mucize daha olur diye:(
Allah yardımcıları olsun çok acı çok zor:((
ben de izleyemiyorum, izlesem kendime gelemiyorum. Yunus'u bir internet sitesinde gördüm. Sonra Azra bebeği duydum nurturiadaki arkadaşlardan.
Biz, ne güzel bir milletiz öyle değil mi Başak. o kolilerden belli değil mi güzel yürekli insanların bu milleti oluşturduğu
Yorum Gönder