Bizim minik adam, cumartesi gecesi ilk kez anneannesinde yatıya kaldı; evet, biz olmadan! Ne zamandır yapmak istediği, ama son anda "anne sen de kaaal, ikimis kalalım anneciiim" diye su koyverdiği bir şeydi. Cumartesi de karar verme süreci biraz sancılı oldu, kimse onu olumlu ya da olumsuz yönlendirmemeye çalıştı. Yalnızca herkes, sabah uyandığında anne-babasının anneannesinin evinde olmayacağını, bu sorun olmayacaksa anneannede kalabileceğini söyledi.
Ve son anda, kapıdan çıkmaya hazırlanırken anneannesinin boynuna sarılarak "evet, kalmak istiyorum, anne-baba gidebilirler" dedi bizim minik adam (artık yalnızca 'adam' mı desem ki?).
Biz babayla, afedersiniz d.t gibi, kaldık kapının diğer tarafında. Bir süre kapıdan içeriyi dinledik, sonra kendimizi yakındaki bir AVM'ye, sonra da bir cafeye attık -hani sorun olursa anında müdahale edebilelim, diye. Halbuki, bir önceki gün daha erken bir saatte anneanneye bırakıp 2-3 saat sürtüp geri gelmiştik ve geldiğimizde pek tabii ki yavru uyumuştu. Bu gecenin tek farkı, sabah uyandığında bizi görmeyecek olmasıydı.
Saat 22:30 gibi aldığımız "kitaplarımızı okuyup uyuduk, sorun yok" mesajıyla rahatladık. Telefonumun sesinin açık olduğunu, sabah gerekirse hemen arabaya atlayıp gelebileceğimi söyleyen bir mesajı da anneanneye gönderdikten sonra, evimizin yolunu tuttuk.
Ahmet'in dediği gibi, Çınar'ın rutininde bir değişiklik olmayacaktı; ama, benim/bizim rutinim(iz)de vardı değişiklik. Odasını, yatağını boş görmek burdu beni. Bir ev 3 kişiyse, 3 kişidir! 3. kişi ne zaman o eve katılmış olursa olsun (daha fazla da dramatikleştirebilirim sanırım; ama yapmayacağım, yapmamaya çalışıyorum :D).
Sabah 8:40'ta da "dışarı gezmeye gidiyoruz, hiç sorun yok" mesajıyla rahatladım... yavruyu almaya da 12'ye doğru gittik, çünkü keyfi gayet yerindeydi. Hatta parkta arkadaşı Daniel ve annesi Sasha ile karşılaşmışlar -yine-, onları eve davet etmişler, yatakta zıplamışlar, eğlenmişler. Hemen gidip de eğlencesini bölmedik. Gittiğimizde de öyle dehşetli bir kavuşma olmadı zaten, hani sarıldık da, fazla da sallamadı minik adam bizi (bozuldum mu ne?).
Bağımsızlaştığı, gerçekten bir insan olmaya başladığı için seviniyorum, hem de çok. Bunu izlemek, hem keyifli hem de gurur verici. Ama işte, artık "minik bebeğim" yok, "minik bir adamım" var gerçekten. Ve büyürken bağımsızlaşma aşaması, sanırım çocuktan çok anne için önemli bir mesele :)
İnsanlar tam da bu anda mı ikinci çocuğu yapıyorlar ne? :)
3 yorum:
Minik adam büyük adam yolunda Başakcım.
Onlar hergün hızla büyüyorlar ama biz tam tersi davranmak istiyoruz hayata direnmek istercesine.
ama onlar artık kocaman herif olma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar
Haa haaa Başak! Çanlar senin için çalıyoooor!:D
Çok tatlııı:)) Ne güzel işte, siz olmadan yalnız başına annanede kalabiliyor.Büyümüş de küçülmüş adamım:)))
Yorum Gönder